Bugün, 24 Temmuz Basın Bayramı’nı kutlamanın gururunu yaşıyoruz. Bu özel gün, Türk basın tarihi için bir dönüm noktası olan sansürün kaldırılışının 117. yıl dönümünü simgeliyor. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte gazetelerin üzerindeki ağır sansürün kaldırılması, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti yolunda atılmış devasa bir adımdı.
Sansürün Kaldırılışının Tarihsel Önemi
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, özellikle II. Abdülhamid döneminde basın, sıkı bir sansür mekanizmasıyla kontrol altında tutuluyordu. Gazeteler ve dergiler, yayımlanmadan önce sıkı bir denetimden geçiyor, hükümetin hoşuna gitmeyen her türlü yazı veya haber sansürleniyordu. Bu durum, halkın doğru bilgiye ulaşmasını engellerken, aydınların fikirlerini özgürce ifade etmelerinin de önüne geçiyordu.
24 Temmuz 1908’de sansürün kaldırılması, dönemin aydınları ve halk tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Gazeteler, daha önce yayımlayamadıkları pek çok haberi ve yorumu okuyucularıyla buluşturdu. Bu gelişme, basının daha özgür bir ortamda faaliyet göstermesine zemin hazırlarken, aynı zamanda kamuoyunun oluşmasında da önemli bir rol oynadı.
Günümüz Basınında Özgürlük ve Sorumluluk
Aradan geçen 117 yıla rağmen, 24 Temmuz Basın Bayramı’nın taşıdığı anlam ve önem günümüzde de geçerliliğini koruyor. Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel direklerinden biridir. Halkın doğru, tarafsız ve eksiksiz bilgiye ulaşma hakkı, ancak özgür bir basın ortamında mümkün olabilir.
Ancak basın özgürlüğü, beraberinde büyük bir sorumluluğu da getirir. Gazetecilerin, haberlerini hazırlarken doğruluk, tarafsızlık ve etik değerlere bağlı kalmaları büyük önem taşır. Yanlış bilgi, dezenformasyon veya manipülasyon, kamuoyunu yanıltarak toplumsal huzursuzluklara yol açabilir. Bu nedenle, basın mensuplarının mesleki ilkelerinden taviz vermeden görevlerini yerine getirmeleri hayati önemdedir.
Gazetecilerin Mücadelesi ve Gelecek Perspektifi
Günümüzde de gazeteciler, farklı coğrafyalarda ve koşullarda birçok zorlukla karşılaşıyor. Ekonomik sıkıntılar, siyasi baskılar, fiziksel tehditler ve dijital çağın getirdiği yeni zorluklar, gazetecilik mesleğini icra etmeyi daha da zorlaştırabiliyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, hakikatin peşinden koşan, kamuoyunu aydınlatma misyonunu üstlenen gazetecilerin varlığı, demokrasiler için bir güvencedir.
24 Temmuz Basın Bayramı, bu zorlu ama onurlu görevi üstlenen tüm basın mensuplarına minnettarlığımızı ifade etmek için bir vesiledir. Gelecekte de basının özgür, bağımsız ve sorumlu bir şekilde varlığını sürdürmesi için hepimize önemli görevler düşüyor. Unutmayalım ki, güçlü ve özgür bir basın, daha demokratik ve şeffaf bir toplumun inşasında kilit rol oynar.
24 Temmuz Basın Bayramı’nızı kutlarız. Basın özgürlüğünün ve ifade hürriyetinin her zaman baki kalması dileğiyle…
















