1. Haberler
  2. Son Dakika
  3. Narin cinayetinde cezalar onandı: Mahkeme başkanından şerh

Narin cinayetinde cezalar onandı: Mahkeme başkanından şerh

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ersin Eroğlu

Narin Güran cinayeti davasında cezalar onandı. Anne amca ve ağabey müebbet hapis cezası almıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Narin Güran davasında oy çokluğuyla karar vererek, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı onadı. Karara Mahkeme Başkanı onama kararına şerh koydu.

İşte Mahkeme Başkanının düştüğü şerh metninin tamamı:

Muhalefet Şerhi:

Yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleştiği iddia ve kabul edilen olayda; her bir sanığın hukuki durumlarının  tespiti bakımından kast, iştirak, ihmal suretiyle kasten öldürme eylemlerine ilişkin Yargıtay 1.Ceza Dairesi ve Ceza Genel Kurulunun  kararları kapsamında açıklama yapılması gereği hasıl olmuştur. Kasten öldürme suçu; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde 5237 sayılı TCK m.81’de ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli halleri TCK m.82’de  düzenlenmiştir.

Kasten öldürme suçu, mağduru öldürülen insan olan neticeli bir zarar suçudur. Ölüm neticesini meydana getirmeye elverişli herhangi bir hareketle suçun işlenmesi mümkündür. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin “yaşama hakkı”dır. Suçun manevi unsuru ise  genel kasttır, saik aranmaz.

Suçun işlenmesinde manevi unsur; kast ya da taksir şeklinde tezahür etmek zorundadır. Kast, “doğrudan kast” ve “olası kast” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan kast, failin hareketinin kanuni tipik neticeyi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir.

Kural olarak suç ancak kastla işlenebilir. Ancak kanunda açıkça gösterilen hallerde suçlar “taksir” ile de işlenebilmektedir. 

Suç işleme kararı, fiilin icrasından önce olabileceği gibi suçun işlendiği sırada da alınabilir. Kast insanların iç dünyasıyla ilgili olup ancak olay öncesi, sırası ve sonrasında dışa yansıyan davranışlarla belirlenebilecektir. 

 TCK uyarınca suça iştirak, faillik ve şeriklik ayrımı nazarında ortaya koyulmuştur. Azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içerisinde değerlendirilmiştir. TCK m. 37 kapsamında suçu kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerin her biri fail (müşterek fail) olarak sorumlu olacak, suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail (dolaylı fail) olarak sorumlu tutulacaktır. 

Müşterek faillikten bahsedebilmek için failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması ve suçun işlenmesinde birlikte hakimiyetin kurulması zorunludur. Zaten birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının, suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her bir müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.

Suçlar maddi unsurları itibariyle, kanunun işlenmesini yasak ettiği fiillerin aktif, müspet bir hareketin  icrası suretiyle (icraî), kanunun icrasını emrettiği filleri işlememek suretiyle pasif bir hareketle (İhmali) ve ayrıca   icraî nitelik taşıyan bir hareketle ihlal edilebilecek bir suç tipinin ihmalî bir hareketle ihlal edilmesi suretiyle (ihmal suretiyle icra) şeklinde karşımıza çıkmaktadır. 

Kasten öldürme suçunu gerçekleştirmeye yönelik hareket icrai olabileceği gibi, ihmali de olabilir. 

Neticeyi önleme yükümlülüğü, bazı durumlarda koruma ve gözetim yükümlülüğüne dayanmaktadır. Bu yükümlülüğün kaynağı önce kanundur. Kişilere belli durumlarda belli bir yönde icrai davranışta bulunma konusunda kanunla yükümlülük yüklenmektedir. 

Velayet ilişkisinin gereği olarak ana ve babanın çocukları üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, başlı başına bir haksızlık ifade etmektedir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185, 322, 324, 327, 339, 346, 368 ve 258. maddelerinde anne ve babaya, çocukların vücuduna ve hayatına yönelik tehlikeler karşısında koruma yükümlülüğü yüklenmektedir. 

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu m. 364 uyarınca “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Her ne kadar maddede altsoy ve üstsoy ile kardeşlerin birbirlerine karşı maddi yardım mükellefiyetlerinden söz edilse de; altsoy, üstsoy ve kardeşlere birbirlerinin yoksulluğa düşmelerini engelleme yükümlülüğü getiren kanunkoyucunun, onları birbirlerinin ölmesine engel olma yükümünden muaf tuttuğu söylenemeyecektir.

Bu itibarla Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, anne Yüksel ve abi Enes’in, 8 yaşındaki Narin’in  hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında bulunan garantör konumunda olduklarında şüphe bulunmamaktadır.

İhmal suretiyle adam öldürme suçunun gerçekleşmiş sayılabilmesi için genel kast yeterli olup, failin ihmali davranışı hangi saik ile gerçekleştirdiğinin bir önemi bulunmamaktadır. 

 TCK m.83’deki suçun oluşabilmesi için, başkasının hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında bulunan garantör konumunda olan anne (Yüksel) ve kardeşin (Enes), korumak ve gözetmekle yükümlü oldukları hayatın sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen, hayatın korunması açısından yapılması gereken icraî davranışları gerçekleştirmemeleri gereklidir.

İhmal suretiyle icra suçlarında, failin neticeye neden olan pozitif, aktif bir hareketinden söz etmek mümkün değildir. Burada neticeden sorumluluğun nedenini müdahale eksikliğinde aramak gerekir. Failin hareket etme yükümlülüğüne uymaması kanunun suç olarak düzenlediği neticenin meydana gelmesine etken olmaktadır. Böylece, sonucu önleme yükümlülüğü bulunan ihmali suçlarda, hem icra hem de ihmal kusurunun mevcut olduğu söylenebilir.

Masumiyet karinesi, şüpheden sanık yararlanır ilkesi:

Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Delilden sanığa gitme ilkesi:

Maddi gerçeği arayan ceza muhakemesinde “delil serbestliği ilkesi” (vicdani delil sistemi) kabul edilmiştir. Her şeyin her şeyle ispatlanabilmesi şeklinde de tanımlanan bu ilkeye göre, akla uygun (rasyonel), olayla ilgili (temsil edici) ve hukuka uygun elde edilmiş olmak kaydıyla, yargılama konusu olayla ilgili olarak hakimin vicdani kanaatinin oluşumuna elverişli her şey delil olabilecek, diğer ifadeyle, ceza muhakemesinde nelerin delil olabileceği ve delil diye ortaya konulanların delil olabilme (ispat) değeri hakim tarafından serbestçe takdir ve tayin edilebilecektir. 

Bu husus, 5271 sayılı CMK m. 217’de; “(1)… deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Vicdani delil sistemi tabiri ile ifade edilmek istenen, hem delil serbestliği, hem de delillerin değerlendirilmesi serbestliğidir.

 Ancak, Hakimin delillerin değerlendirilmesindeki bu özgürlüğü, keyfilik anlamına gelmemektedir. Delillerin;  akla, mantığa ve bilimsel kurallara uygun olarak değerlendirilerek yorumlanması ve gerekçede gösterilmesi zorunludur.

Delilden sanığa gitme ilkesi kapsamında, Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde iyileştirilmesinin mümkün olması halinde sanıkların hukuki durumları ve suçlarının niteliği değerlendirildiğinde;

Narin’in okul kamerasında görüldüğü güncel saate göre, 15:11 ila Nevzat’ın, Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresine götürürken Mehmet Sait Tek’e ait çiftlik kamerasının görüşüne girdiği 15:41 zaman aralığı içerisinde katledildiği sabit olmakla, dosyadaki mevcut delillerin bu zaman aralığı içerisinde kronolojik olarak ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Narin’in, 15:11’den itibaren okul karşısındaki yol ayrımından patika yamaca doğru yürüyerek yaklaşık 2-3 dakikada tırmanarak evine ulaşması için geçen süre ile Nevzat’ın oluşa ilişkin çelişkili savunmaları uyarınca, Narin’in cansız bedenini alması için geçen süre, önce çuvala ve ardından arabasına koyması, Mehmet Sait Tek’in çiftlik kamera açısına kadar araç ile ulaşacağı süre de gözetildiğinde, yaklaşık 15 dakikalık bir zaman içerisinde öldürüldüğü anlaşılmaktadır. 

 Nevzat’ın kırmızı renkli aracıyla 15:41 sıralarında Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresine götürürken somut kesin maddi delil niteliği taşıyan Mehmet Sait Tek’e ait çiftlik kamerasının görüş açısına girdiği sabittir.

Buna göre, Mehmet Sait Tek’in çiftlik kamerasının görüş alanındaki yol üzerinde Nevzat’ın aracının  görüldüğü 15:41’den geriye doğru savunma ve baz raporundaki tespitler çerçevesinde olayı ve oluşu değerlendirdiğimizde, Nevzat’ın saat 15:35’e kadar Arif’in evinde bulunmaya devam ettiği, 15:40 sıralarında okul civarına yakın olduğunun baz raporunda belirtildiği, Salim’in ise, saat 15:22 ile 15:26 saatleri arasında Arif GÜRAN’ın ikametinde mutfak karşısında bulunan boş oda tabir edilen yerde olduğu, saat 15:32 sıralarına kadar Arif GÜRAN’ın evinin içerisi ve diğer odalarda evin içerisinde hareketli bulunmaya devam ettiği, saat 15:36 sıralarında ahırın arka kısmına geçiş yaptığı, daha sonra Arif GÜRAN’ın ikametine girdiği, ikamette bulunduğu, saat 15:41’de ahırın arka kısmına tekrar geçtiği, saat 15:42’de ikameti ile Arif GÜRAN’ın ikameti arasındaki yolda olduğu, şeklinde belirtilmiş olduğu gözetilmekle, daraltılmış baz raporuna göre, Salim’in 15:22 ila 15:32 arasında Arif’in evinin içinde mutfak ve boş odada olduğunun, 15:36 sıralarında ahırın arka kısmına geçiş yaptığının, 15:42’de ikameti ile Arif’in ikameti arasında olduğunun tespit edilmesi karşısında, daraltılmış baz raporuna itibar edildiğinde; Arif’in ahırının bulunduğu tepelik yerin alt tarafında yamaca yaslanmış vaziyette evi bulunan Nevzat’ı, Salim’in çağırabilmesi için tepenin başına kadar gitmesi gerektiği ve en erken saat 15:36’da  seslenerek yanına çağırabileceği anlaşılmaktadır. 

Çağrıya uyan Nevzat’ın patika yoldan yamacı tırmanarak yaklaşık 100 m uzaklıktaki Arif’in evine  geleceği süre, evin içerisine girmesi, Salim’in, Narin’in cansız bedenini ev içerisinde Nevzat’a göstermesi, gidip battaniye getirerek battaniyeye sarması, arada geçen konuşmalar sonrasında Nevzat’ın, Narin’in cansız bedenini battaniyeye sarılı olduğu halde kucağına alıp  yamaçtan aşağı inerek ahırına götürmesi, ahırda çuvala koyması, ardından arabasına götürüp koyduğu sırada (Nevzat’ın savunmasına göre, bu esnada Salim aracıyla gelerek battaniyeyi aldığı, ancak daraltılmış baz raporuna göre 15:42’de Salim kendi evi ile Arif’in evi arasındaki yol üzerinde olduğu) ve ardından aracıyla Eğertutmaz Deresine doğru harekete geçerek Mehmet Sait Tek’in çiftlik kamera açısına gireceği 15:41’e kadar geçecek süreler de  nazara alındığında,  sübut delili bakımından İlk derece mahkemesince oluş ve kabule ilişkin değerlendirmeler de gözetilerek,  daraltılmış baz raporu ile kesin maddi delil niteliği taşıyan Mehmet Sait Tek’e ait çiftlik kamera görüntüsü ve oluşa ilişkin Nevzat’ın savunmaları arasında çelişkiler bulunduğu, somut olayın işlenişine ilişkin kesin maddi delil niteliği taşıyan orjinal kamera kaydında olduğu gibi daraltılmış baz raporuna, kesin maddi bir delil niteliği verilip verilemeyeceğinin  tereddüte yer bırakmayacak şekilde, maddi deliller ile ilişkilendirilmek suretiyle somut olaya ilişkin oluş ve kabul açısından tartışılması gerektiği gözetilmemiştir.  

 Mahkemeye sunulan Daran-2 üs bölgesinin kamera görüntülerinin çözümüne ait Ulusal Kriminal raporunda; “…Arif’in evi ile ahır bölgesi arasında boşluk alanda görülen karartının Narin’e benzerlik gösterdiği ve ev ile ahır arasında insan hareketliliği olduğu, görüntülerin izlenmesi gerektiği…” tespiti yapılmıştır.   Ulusal Kriminal raporunda, Narin’e benzer diye işaret edilen karartının, Narin’in, evine gidiş istikametindeki patika yoldan uzakta, ancak o yere çağrılması veya orada bulunan bir şeyin dikkatini çekmesi halinde gidebileceği ahır bölgesi civarında boş bir alan olduğu değerlendirilmektedir.  

Sanık Nevzat müdafiinin istinaf aşamasında ibraz ettiği Prof.Labudde raporunda; Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde, piksele göre bir değerlendirme yapılarak “…Narin’in, okul kamerasından son görüldüğü andan itibaren piksel piksel takibi yapılarak patika yoldan tepedeki Arif’in evinin bulunduğu  ağaçlık alanın önüne  1 dakika 37 saniyelik bir zaman diliminde geldiği ve silüet şekli de gösterilmek suretiyle Narin olabileceğine ilişkin bir tespitte bulunulduğu, bununla birlikte aynı ve devam eden zaman dilimi içerisinde de, ev ve ahır bölgesinde birden çok insan hareketliliğinin…” olduğunun ileri sürüldüğü görülmüş olup, Narin’e ilişkin muğlak, olabilir şeklindeki tespite rağmen, Nevzat’ın son savunmalarında belirttiği üzere, tam kameranın görüş açısındaki evlerinin yanındaki patika yoldan yamacı tırmanarak tepedeki Arif’in evine gittiğine ve buradan Narin’in cansız bedenini kucağına alarak tekrar evinin ahırına götürdüğüne, Salim’in tepeden Nevzat’ı çağırdığına dair bir insan hareketi yakalanamamış olduğu da gözetilerek, her iki raporda yeterince iyileştirme yapılamamış olduğu ve Narin’e benzer karartı hususunda her iki rapor arasında çelişkiler mevcut olduğu  görülmekle bu iki rapora istinaden karar verilmesinin  ve kesin bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim. 

Bununla birlikte, Prof.Labudde (Almanya) ve Ulusal Krimaninal’in Daran-2 üs bölgesine ait kamera çözümüne ilişkin raporları, katılan Arif, sanıklar Salim, Yüksel ve Enes ile müdafiilerinin kovuşturma ve istinaf sürecindeki, “Narin’in patika yol üzerinde tepeyi tırmandığı sırada, Gazal ve Nevzat’ın beyanı ile o anlarda patika yola yaklaşık 20-30 m. uzaklıkta bahçesindeki ağaçlarını sulamakta olduğu anlaşılan Nevzat’ın, Narin’e müdahale ederek tepeyi çıkmasına engel olmak suretiyle evine gitmesine izin vermeyerek Narin’i sağ iken alıp götürerek öldürdüğüne,” ilişkin iddiaları, suça konu olayın çözümüne ilişkin katılan Arif’in, ısrarla Daran-2 üs bölgesi kamera görüntülerinin izlenmesi gerektiği yönündeki anlatımları, Nevzat’ın, 21.09.2024 savcılık ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarında belirttiği üzere, Daran-2 üs kamera görüş açısına giren, “…Arif’in ahırının ilerisinden tepelik yerden Salim’in kendisine seslenerek seninle işim var diyerek gelmesini istediği, çağrı üzerine, evinin yanındaki yamaçtaki patika yoldan yürüyerek Arif’in evine gittiği ve ev içerisinden battaniyeye sarılı vaziyette Narin’in cansız bedenini alarak tekrar geldiği patika yoldan evinin ahırına giderek burada önce çuvala ve ardından arabasına koyduğu esnada başını çevirip baktığında, evlerine bakan istikametteki tepenin üzerinde iki eliyle yüzünü tutarak Yüksel’in ağladığını gördüğü…” şeklindeki savunmaları birlikte nazara alındığında, olayın başlangıcından bitimine kadar sabit kamera ile olay yerini görüntüleyen Daran-2 üs bölgesinin kamera görüntüsü üzerinde yaptırılacak inceleme neticesinde, Narin’e göre, daha net kamera görüş açısında bulunan Nevzat’ın evinin yakınındaki patika yoldan yamacı tırmanarak tepe üzerindeki Arif’in ahır ve evinin olduğu bölgeye çıkıp çıkmadığı, Narin’in cansız bedenini Arif’in evinin içinden kucağına alarak tekrar ahırına götürüp götürmediği, Salim’in Nevzat’ın evinin üst tarafında bulunan tepelik yerden Nevzat’a seslenip seslenmediği hususlarında, özellikle Nevzat’ın savunmasının doğruluğu ve bu kapsamda  Yüksel ve Enes’in eylemlerinin sübutu ve niteliği bakımından, Nevzat’ın hareketlerinin tereddüte mahal bırakmayacak ve denetime imkan verecek şekilde çözümünün yaptırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. 

Bu itibarla denetime, karar vermeye ve bir kanaate varmaya yeterli olmayan, tali nitelikte delil değeri bulunan Prof.Labudde ve  Ulusal Kriminal’in görüntü çözümüne ilişkin raporları ile yukarıda açıklandığı üzere, oluş ve somut delillerle çelişen kesin maddi delil niteliği olmayan, ancak tali nitelikte olan ve başka delillerle desteklenmeye muhtaç daraltılmış baz raporuna dayanılarak ve Nevzat’ın aşamalardaki çelişkili savunmalarına itibar edilerek Nevzat hakkında, çocuğa yönelik kasten öldürme eyleminin sabit olmadığı kabulüyle eksik inceleme neticesinde suç delillerini gizleme suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olması hukuka aykırıdır. 

Bu kapsamda, olay saatlerinde müşterek aile konutunda uyuyor olduklarını belirten sanıklar Yüksel ve Enes’in, Narin’in öldürülmesi eylemine iştirak edip etmediklerinin tespiti ve eylemlerinin niteliği  bakımından, Narin’in öldürüldüğü yer olarak kabul edilen aile fertleri dışında yabancı birileri tarafından girilmesi mümkün olmayan Arif’in tek katlı evi ile ahır bölgesinde olay anına ilişkin özellikle 15:11 ila 15:35 arasındaki görüntülerde, silüet şeklinde dahi olsa özellikle Nevzat’ın hareketlerine dair tereddüte mahal bırakmayacak, denetime imkan verecek şekilde insan hareketliliğinin olup olmadığına dair Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilip iyileştirilememesi haline göre bir değerlendirme yapılması gerektiği ve bu kapsamda iyileştirilmesinin mümkün olması halinde sanıklar Yüksel ve Enes’in haklarındaki mevcut delil durumu da nazara alındığında, atılı suça ilişkin iştiraklerinin ne şekilde gerçekleştiğinin ve suç vasfının ne olması gerektiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Arif’in ev ve ahır bölgesinin konumu itibariyle tepenin uç kısmında kurulu olması nedeniyle aile fertleri dışında yabancı birileri tarafından girilmesinin mümkün olmadığı da gözetilerek, saat 15:11 ila 15:35 arasında Narin’in ev ve ahır bölgesi arasında katledilmiş olduğunun kabul edilmiş olması  karşısında, bu zaman aralığında ev ve ahır bölgesinde silüet şeklinde dahi olsa insan olduğu hususunda şüpheye neden olmayacak şekilde birden çok insan hareketliliğinin, özellikle de Nevzat’ın yukarıda belirtildiği gibi hareketlerinin tespiti neticesinde, o anlarda Narin’e olmakta olana dair Yüksel ve Enes’in olay saatlerinde evlerinde uyumakta olduklarına, en son Kur’an kursu için evden ayrılmasından sonra bir daha Narin’i görmediklerine ilişkin savunmalarına itibar edilemeyecektir.

Açıklandığı üzere, Narin’in olay günü saat 15:11 ila 15:35 arasında öldürülmüş olduğunun sabit olması nedeniyle, sanık savunmaları, tanık anlatımları, kamera görüntüleri ve mevcut delil durumu, eylemin işleniş özellikleri birlikte nazara alındığında, olay öncesinde Narin’in öldürülme konusunda verilmiş bir suç kararının bulunduğu sabit değildir.

 Müşterek faillikten bahsedebilmek için failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması ve suçun işlenmesinde birlikte hakimiyetin kurulması zorunlu olup, fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının, suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurularak her bir suç ortağının, öldürme eyleminin gerçekleştirilmesi üzerindeki somut fiilinin ve fonksiyonel katkısının ne olduğu somut olay bağlamında delillerle ilişkilendirilmek suretiyle gerekçede gösterilmesi gerekmektedir.

Vicdani delil sistemi kapsamında, hukuka uygun şekilde elde edilen her türlü delilin vicdani kanaatle, akla, mantığa ve bilimsel kurallara uygun olmak koşuluyla serbestçe takdir edileceği benimsenmiş olmakla, sanıklardan Yüksel’in kızı, Enes’in kardeşi, Salim’in yeğeni olan Narin ile faillerin olay günü normal günlük yaşamını idame ettirdikleri, Kur’an kursundan saat 15:14 sıralarında evine gelen Narin’i, yaklaşık 15 dakika içinde  anne, abisi ve amcasının müşterek fail sıfatıyla bir araya gelmek suretiyle, öldürme eylemi üzerinde her birinin, 8 yaşındaki çocuğa yönelik direncini kırma, tutma, kaçışını engelleme, ağız ve burnunu kapatmak ve boynuna bası yapmak suretiyle boğma eylemlerini birlikte aynı anda, eylem üzerinde elbirliğiyle birlikte hakimiyet kurmak suretiyle gerçekleştirilmesi şeklinde  somut, aktif ve ölüm neticesi üzerinde fonksiyonel katkıları bulunduğunun kabulü akla, mantığa ve hayatın olağan akışına uygun düşmediği kanaatindeyim. 

Bununla birlikte, Gazal ile Hasan Kaya arasındaki telefon görüşme tutanağı üzerine bilgisine başvurulan Ali Rıza Güran’ın, “…sosyal medya ve TV’de, Nevzat ve ailesinin, Salim, Arif ve Hüseyin’in karısı arasında bir ilişki olduğu yönünde asılsız haberler çıkınca Hüseyin’in isteği üzerine Hasan Kaya’yı kendisinin telefonla arayarak görüşmek istediğini, Hüseyin Güran’ın evinin orada Hasan Kaya ile görüştüklerini, Hasan’a “…bunlara gidip söyleyeceksin, bizim namusumuz konusuna bir daha girmesinler, bu konuyu ortadan kaldırsınlar,” şeklindeki beyanları, bölgenin ataerkil özellikleri itibariyle töre ve kan gütme saikiyle adam öldürme fiillerinin yoğun yaşanması da birlikte gözetildiğinde,  “…Salim’in öldürme eyleminin asıl maksadının gizlenmesi için sanık Nevzat’a Yüksel ile ilişkisini gördüğü için maktul Narin’i  öldürdüğü şeklindeki söylemlerin de diğer sanıklar tarafından birlikte kararlaştırıldığı ve bu şekilde asıl maksadı gizlemeye çalıştıkları…” şeklindeki kabul gerekçesi de, akla, mantığa ve hayatın olağan akışına, bölgenin ataerkil özellikli yapısına uygun düşmediği, Yüksel ve Salim’in ilişkisinin görülmesinden ve duyulmasından daha önemli Narin’in öldürülmesi için asıl maksadın ne olduğu hususunda deliller kapsamında bir kanaat belirtilmeyip, soyut varsayıma dayalı niyet okuması şeklinde varılan kanaat ve gerekçe hukuka aykırıdır.

  Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi inceleme raporunda, ev ve ahır bölgesinde insan hareketliliğinin açıklıkla, tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi halinde, Narin’in katledildiği zaman aralığında tek katlı evlerinde oldukları ikrarları ile sabit olan Enes ve Yüksel’in, Nevzat’ın savunmaları da gözetilerek Narin’in öldürülmesine, aktif olarak müspet bir hareketin icrası suretiyle mi ya da pasif, ihmali bir hareketle ihlal edilmesi suretiyle mi iştirak edip etmediklerinin  tartışılması gerekmektedir.

İlk derece mahkemesinin, “… bir an Yüksel’in beyanlarına itibar edilerek maktul Narin’i bizzat öldürmediği kabul edilse bile gerekli yerlere haber vermeyerek ölüm neticesinin ortaya çıkmasını engellememesi bile öldürme eylemine iştirak ettiği anlamına geldiği…” şeklindeki suçun niteliğine ve vasfına ilişkin kabulü hatalı olup, Mahkemece kabul edildiği üzere, Narin’in öldürülmesi esnasında aktif, müspet bir hareketi olduğu tespit edilemeyen Yüksel’in, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Medeni Kanun hükümleri uyarınca velayeti altında bulunan 8 yaşındaki kızına yönelik kanundan kaynaklı koruma ve gözetme yükümlülüğü bulunması nedeniyle garantör konumunda olduğu, Narin’in katledilmesi esnasında olay yerinde bulunduğunun sabit kabul edilmesi doğrultusunda, kızının hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında garantör konumunda olan anne (Yüksel), korumak ve gözetmekle yükümlü olduğu 8 yaşındaki kızı Narin’in  hayatının sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen, kızının hayatının korunması açısından yapılması gereken icraî davranışları gerçekleştirmemesi suretiyle kabul gerekçesine göre, TCK m.83’deki suçun unsurlarının gerçekleştiği halde, TCK m.37/1 delaletiyle TCK m.82/1-d-e uyarınca müşterek fail sıfatıyla mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Bununla birlikte, sanık Enes bakımından oluş ve kabul değerledirmesi de nazara alındığında, Enes’in, kardeşi Narin’in öldürülmesine yönelik iştirak teşkil eden aktif, somut eyleminin ne olduğu gerekçede belirtilmemiş olduğu da gözetilerek, Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi inceleme raporunda, ev ve ahır bölgesinde insan hareketliliğinin açıklıkla, tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi halinde saat 15:15 ila 15:35 arasında Narin’in ev ve ahır bölgesi arasında katledilmiş olduğunun kabul edilmiş olması  karşısında, o anlarda Narin’e olmakta olana dair Enes’in olay saatlerinde evlerinde uyumakta olduğuna, en son Narin’in Kur’an kursu için evden ayrılmasından sonra bir daha Narin’i görmediğine ilişkin savunmalarına itibar edilemeyecektir. 

Bu itibarla, Yüksel’de yapılan açıklamalar doğrultusunda, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, abi Enes’in, 8 yaşındaki kardeşi Narin’in  hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında garantör konumunda olduğu gözetilerek korumak ve gözetmekle yükümlü olduğu kardeşi Narin’in  hayatının sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen, hayatının korunması açısından yapılması gereken icraî davranışları gerçekleştirmemesi suretiyle TCK m.83’deki suça ilişkin unsurların gerçekleştiği halde, TCK m.37/1 delaletiyle TCK m.82/1-d-e uyarınca müşterek fail sıfatıyla mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

  Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi inceleme raporunda, ev ve ahır bölgesinde özellikle insan hareketliliğine ilişkin Nevzat’ın hareketlerinin açıklıkla, tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi halinde sanık Salim’in eyleminin sübutu ve vasfı değerlendirildiğinde; 

Yüksel’in, kızı Narin’e yönelik öldürme eylemi üzerinde aktif, müsbet bir hareketinin bulunmadığının  kabul edilmesi ile birlikte Enes bakımından da, kardeşi Narin’e yönelik öldürme eyleminde aktif bir hareketi olduğunun  gerekçede gösterilmemesi gözetilerek, Enes’in,  annesi Yüksel ve Salim ile aynı anda ve ortamda, onların huzurunda doğrudan asli maddi fail sıfatıyla kardeşi Narin’i öldürmesinin kabul edilmesi halinde, aynı olay nedeniyle müşterek fail sıfatıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanan, siyasi, sosyal ve ekonomik durumu itibariyle güçlü konumda olan Salim’in, bölgenin ataerkil  özellikleri de gözetilerek yeğeni Enes için, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren bir eylemde özgürlüğünü feda etme pahasına Enes’i korumasının  beklenilemeyeceği gözetilmekle, oluş ve kabule ilişkin açıklamalar, suçun işleniş özellikleri, bölgenin ataerkil özellikli yapısı, Nevzat’ın aşamalardaki istikrarlı şekilde, Narin’in cansız bedenini Salim’den aldığına ilişkin beyanları, Enes ve Yüksel’in, Narin’e yönelik öldürme eylemindeki hareketlerinin aktif, müspet bir hareketten ziyade, pasif ihmali bir hareket neticesinde gerçekleştiğine dair kabul gerekçeleri  de nazara alındığında, Narin’e yönelik öldürme eylemini, bizzat asli maddi fail sıfatıyla Salim’in gerçekleştirdiği hususunun gerekçeli kararda tartışılmaması hukuka aykırıdır.

  Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi inceleme raporunda, ev ve ahır bölgesinde insan hareketliliğinin açıklıkla, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilememesi halinde mevcut delil durumu itibariyle sanıkların hukuki durumları değerlendirildiğinde;

a) Sanık Yüksel Güran bakımından yapılan değerlendirmede;

Kolluk tutanakları, soruşturma aşamasında ve kovuşturma sürecinde ortaya çıkan maddi bulgular ile sosyal medya ve TV bültenlerinde yapılan haber ve tartışma içerikleri sonrasında, değişen yeni duruma göre, Yüksel’in de savunmalarının değiştiği gözlemlenmiştir. İlk başlarda, Nevzat’a doğrudan bir suçlama yöneltmediği, Salim ile bir husumetlerinin olmadığını, Salim’in neden kızına zarar verdiğini bilmediğini, Narin’in cansız bedenini Salim’den aldığı yönündeki Nevzat’ın beyanına ilişkin, hiçbir bilgisi olmadığını, dost olduklarını bildiğini beyan ettiği, ilerleyen süreçte yukarıda açıklandığı üzere, Bölgenin  özelliği itibariyle ataerkil aile yapısının etkisiyle eşinin kardeşi, sosyal, siyasi ve ekonomik olarak güçlü olan Salim’e ilişkin temkinli yaklaşarak aleyhinde  beyanda bulunmaktan kaçındığı ve Narin’in ölümünden birinci derecede Nevzat’ın sorumlu olduğu şeklinde kesin kanaat belirttiği, Nevzat’ın Narin’e para vererek kendisine alıştırdığı şeklinde ilk beyanlarında olmayan isnatlarda bulunmak suretiyle Salim’e karşı korumacı bir tavır sergilediği  anlaşılmıştır. 

Sanık Yüksel aleyhine atılı suçu iştirak halinde işlediği hususunda, mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil eden mevcut deliller; Nevzat’ın, kendi evinin önünde Narin’in cansız bedenini aracına koyduğu sırada, başını çevirip baktığında Yüksel’i tepede ağlarken gördüğüne ve Narin’in cansız bedenini Arif’in evinin içerisindeki bir odadan Salim’den aldığına dair son aşamada ileri sürdüğü beyanları, kolluk tutanağı ile tespit olunduğu üzere, arama çalışmaları esnasında “Enes’i nasıl korurum” şeklindeki kaygıları ve olay saatlerinde evinde olduğuna ilişkin daraltılmış baz raporu, Ulusal Kriminal ve Prof.Labudde tarafından düzenlenen Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilmesine dair raporlarda, Narin’e olmakta olana dair zaman aralığında ev ve ahır bölgesinde tespit edilen insan hareketliliğidir.

Yüksel’in ısrarlı savunmalarında, olay tarihinde Narin’in, Kur’an kursuna gitmesinden sonraki süreçte eve hiç gelmediğini, Narin’in Kur’an kursundan sonra Maşallah’ın evine gideceğini söylemesi nedeniyle akşam ezanı okunduktan sonra yemek için hazırlık yaptığı esnada oğlu Muhammet’i, Narin’i çağırması için gönderdiğini, biraz sonra Muhammet’in gelerek Narin, orada yok demesi ile aramaya başladığını belirtmiştir.

Daraltılmış baz raporuna göre Yüksel’in, 21.08.2024 günü saat:14:28-15:38 sıralarında ikametinde ve müştemilatında olduğu, saat 15:39 ile 16:39 arası yine ikameti ve müştemilatında bulunduğu, aynı gün saat 16:39’dan sonra yine kendi ikamet ve müştemilatında bulunmaya devam ettiği ve hareketli olduğu, şeklindeki tespit ve Yüksel’in ikrarı ile de evinde olduğu sabittir. 

b) Sanık Enes Güran bakımından yapılan değerlendirmede;

Yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere, 25.08.2024 tarihli kolluk tutanağı ile şüpheli görülmek suretiyle tespiti yapılan Enes’in göz çevresindeki morluklar, sağ kolundaki diş izine bağlı ısırık, sırtındaki ve bacaklarındaki çizik ve sıyrıkların nedeni olarak; soruşturma safhasında Enes’in olay günü, ahır bölgesinde bir hayvanla (köpek), sonrasında akrabalarından birinin kızıyla cinsel ilişkiye girmesi üzerine, o esnada bu durumu gören Narin’i susturmak için ağzını tutarak boğmaya çalıştığı esnada direnen Narin’in, Enes’in kolundan ısırdığı şeklindeki soyut iddiaları destekler somut bir delil bulunmaması,  ayrıca bu ısırık izinin Narin’in öldürüldüğü zaman aralığında olduğunun sabit olmaması, Narin’in kaybolması nedeniyle üzüntüden kolunu ısırdığı ve iki eliyle yüzüne yumruk attığı, Narin’i ararken mısır koçanlarının teması nedeniyle vücudundaki çiziklerin olduğu şeklindeki savunmalarının aksinin ispatlanamaması, Adli tıp raporuna göre de, ısırık izinin Narin tarafından meydana getirilip getirilmediğinin tıbben tespitinin mümkün olmaması, ısırık izinin Enes’e ait olmasının da mümkün olması, ısırık izi bulunan yerden alınan biyolojik örnekte Narin’e ait DNA’nın çıkmamış olması, daraltılmış baz raporu ve Mahkeme gerekçesine göre, Narin’in cansız bedenini evlerindeki odadan Nevzat’ın almasından sonra, Salim’in evine gittiği yönündeki kabulün kesin maddi delille sabit olmaması, ısırık izi ve vücudundaki morlukların atılı suçu işlediğine ilişkin bir sübut delil değeri taşımayacağı, nitekim İlk derece mahkemesince de bu yönde kanaate varıldığı görülmüştür.

Bununla birlikte, kolluk tutanakları, soruşturma aşamasında ve kovuşturma sürecinde ortaya çıkan maddi bulgular ile sosyal medya ve TV bültenlerinde yapılan haber ve tartışma içerikleri sonrasında, değişen yeni duruma göre, Enes’in de savunmalarının değiştiği gözlemlenmiştir. İlk başlarda, amcası Salim’in neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum, Nevzat, Narin’i cansız olarak kendisine verenin Salim olduğunu söylüyorsa, ya tehdit ya da para için böyle bir şey yapabilir, Nevzat’tan hiç şüphelenmediğini beyan ettiği, ilerleyen süreçte Bölgenin özelliği itibariyle ataerkil aile yapısının etkisiyle kan bağı bulunan amcası Salim’e ilişkin temkinli yaklaşarak aleyhinde  beyanda bulunmaktan kaçındığı ve Narin’in ölümünden birinci derecede Nevzat’ın sorumlu olduğu şeklinde kesin kanaat belirttiği, annesi Yüksel gibi Nevzat’ın Narin’e para vererek kendisine alıştırdığı şeklinde ilk beyanlarında olmayan isnatlarda bulunmak suretiyle Salim’e yönelik korumacı bir tavır sergilediği  anlaşılmıştır. 

Enes hakkındaki atılı suçu iştirak halinde işlediği hususunda İlk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil eden delil, Narin’in öldürüldüğü zaman aralığında kendi evinde olduğuna ilişkin HTS ve Daraltılmış baz raporu ile Nevzat’ın, Narin’in cansız bedenini, Enes’in uyumakta olduğu evin bir odasından Salim’den aldığına ilişkin beyanı ve Yüksel’in, “Enes’i nasıl korurum” şeklindeki kaygısına ilişkin kolluk tutanağı,  Ulusal Kriminal ve Prof.Labudde tarafından düzenlenen Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilmesine dair raporlarda, olay anlarında ev ve ahır bölgesinde tespit edilen insan hareketliliğidir.

Daraltılmış baz raporuna göre, Enes’in hareketleri, “21.08.2024 günü saat 14:30 sıralarında ikametinde olduğu, saat 15:41’e kadar GPRS almaya devam ettiği, saat 15:41 de ikametinden baz verdiği ve saat 15:51’e kadar ikametin içerinde ve müştemilatında bulunduğu,  saat 15:57 de Salim GÜRAN’ın evine geçiş yaptığı” şeklindedir.

Enes, olaydan bir gün önce çalışmakta olduğu Malatya’dan, Diyarbakır’daki evine geldiğini, olay günü, yol yorgunu olduğu için olay saatlerinde evinde klimalı odada uyuduğunu, Narin’in saat 13:00 sıralarında Kur’an kursu için evden çıktıktan sonra Narin’i bir daha görmediğini, saat 16:00 gibi evden dışarı çıktığını, akşam ezanından sonra akşam yemeği için Narin’i aramaya başladıklarını belirtmiştir.

Enes ve Yüksel bakımından yapılan ortak değerlendirmede; aynı zaman diliminde Salim’in “… Saat 15:20 sıralarında Arif GÜRAN’ın ikametine geldiği ve daha sonra evin arka tarafında bulunan ahır kısmına geldiği ve saat 15:22 sıralarında evin içerisinde bulunduğu,  saat 15:22 ile 15:26 saatleri arasında Arif GÜRAN’ın ikametinde mutfak karşısında bulunan boş oda tabir edilen yerde olduğu, saat 15:32 sıralarına kadar Arif GÜRAN’ın evinin içerisi ve diğer odalarda evin içerisinde hareketli bulunmaya devam ettiği,…”  ve Nevzat’ın da, “… Saat 15:26 gibi Arif GÜRAN’ın ikametinin önüne geldiği, saat 15:27 de evin içerisinde ev ve müştemilatında olduğu aynı gün saat 15:35’e kadar evde bulunmaya devam ettiği,” şeklinde Arif’in evinin içindeki odalarda, mutfak ve ahır bölgesinde olduklarına ilişkin daraltılmış baz raporundaki bu tespit; doğal olarak olay saatlerinde bizzat kendi evlerinde olan Yüksel ve Enes’in aleyhlerine, atılı Narin’e yönelik müşterek fail sıfatıyla öldürme eylemini gerçekleştirdikleri hususunda sübut delili olarak kabul edilmesi nedeniyle, yukarıda açıklandığı üzere, daraltılmış baz raporu ile kesin delil niteliği taşıyan kamera görüntüsü arasında somut oluş bakımından çelişkiler bulunduğu, kovuşturma ve istinaf aşamasında ibraz edilen uzman mütalaalarındaki tespit ve açıklamalar da nazara alındığında, daraltılmış baz raporunun delil niteliğine ilişkin ve ne boyutta itibar edilebileceği hususlarında Turkcell/Türktelekom/Vodafone bünyesindeki baz sinyalleri konusundaki uzmanlardan somut olayda olduğu gibi ev içerisinde oda oda,  geçmişe dönük baz incelemesi ile noktasal yer tespitinin mümkün olup olmamasına ilişkin görüş sorulması ve ayrıca bu hususta rapor düzenleyebilecek bir üniversite kürsüsünden rapor aldırılması neticesinde, alınacak rapor sonucuna göre Yüksel ve Enes’in hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu ve denetime olanak vermeyen, tali nitelikte delil olarak kabul edilebilecek olan daraltılmış baz raporuna kesin maddi delil niteliği verilmek suretiyle eylemleri sabit kabul edilerek karar yerinde yazılı olduğu şekilde mahkumiyetlerine dair hüküm kurulması hukuka aykırıdır.  

c-) Sanık Salim Güran bakımından yapılan değerlendirmede;

 Kolluk ve savcılık huzurundaki ilk beyanlarında, olay tarihinde Diyarbakır’da alışveriş sonrası saat 14:33’ten itibaren köye geldiğini, çocuklarını eve bırakır bırakmaz Mersin’den gelen amcası Hüseyin’in evine gittiğini, orada Hüseyin amcası ile biraz oturduğunu (PTS kaydına göre, Hüseyin amcasının  Batman ilinden 17:28 de döndüğü), ardından tarlada çalışan işçisi Mehmet Selim Atasoy’un yanına gittiğini, Mehmet Selim Atasoy’un kızlarını arabasıyla Uzunbahçe köyüne götürdüğünü, arabada iken duruşma beyanına göre, “…Ben o kız çocuklarını kapılarını bıraktım. Yav onları götürdüm. Aracımla götürdüm ikini arkaya bindirdim Ramazan yanımda idi. Arabadan inmedim soğuk su içtik. Çocuğu direksiyon koltuğunda sevdim kucağımda hoplattım,  ardından Ramazan Atasoy ile birlikte tekrar tarlaya geldiğini…” beyan ettiği halde Mehmet Selim Atasoy’un, kızlarını olaydan 2 gün önce Salim’in köye götürdüğünü, olay günü götürmediğini beyan ettiği, sorgu beyanında, saat 16:00’ya kadar tarlada olduğunu, Mehmet Selim Atasoy’un çocuklarını köye bıraktıktan sonra 16:30-17:00 sıralarında tekrar Ramazan Atasoy’la birlikte tarlaya geldiğini, sonra saat 18:00-20:00 sıralarında Mersin’den gelen Hüseyin amcasının evine gittiğini, Mahkemede ise, Diyarbakır’dan saat 14:45 gibi döndükten sonra, evinde yemek yiyip, biraz istirahat ettiğini, kalkıp arabayla sondaja gittiğini ifade etmek suretiyle  çelişkili savunmalarda bulunmuştur.

Değişen yeni duruma göre savunmasını değiştirdiği, ilk beyanlarında Nevzat’a yönelik doğrudan bir isnatta bulunmamışken, ilerleyen süreçte tüm isnadını Nevzat’a yönelttiği, Narin’in ölümünden tek sorumlunun Nevzat olduğunu beyan ettiği, istinaf aşamasında Enes müdafiince ibraz edilen Salim’in  telefonuna ilişkin imaj raporu sonrasında Narin’in öldürüldüğü 15:15 ila 15:35 arasında evinde, telefonu şarjda olarak, yoğun şekilde internet kullanımı yaptığı ve bankacılık uygulaması üzerinden fatura ödediği şeklinde suçtan kurtulmaya yönelik yeni bir savunma geliştirilmiştir.

Enes ve Yüksel’in ilk beyanlarında; Salim ile Nevzat’ın aralarının çok iyi olduğunu, birlikte gezmeye ve ciğer yemeğe gittiklerini belirttikleri, Enes’in kollukta, “…galericilik yapan babasına araba alıp satmak için çalıştırmak üzere Salim’in verdiği parayı sık sık geri istemesi nedeniyle babasının huzursuz olduğunu, aile büyüğü Erhan Güran’ın arabulucu olarak, babası ile Salim’i görüşmeye çağırdığı halde Salim’in görüşmeye gelmediğini, Erhan’ın, Mersin’den bir miktar parayı getirerek babasının borcuna karşılık Salim’e verdiğini, bu olay sonrası uzun bir süre babası Arif ile amcası Salim’in konuşmadıkları…” şeklinde ve Nevzat’ın ise,  “Salim,… TİKTOK’da Arif GÜRAN’a sana öyle bir acı yaşatacağım ki asla unutamayacaksın demiş ben buradan öğrendim. Köyde bu şekilde konuşuluyordu. Hatta Çarıklı’da da böyle konuşuluyordu…” şeklinde beyanda bulunmuş oldukları görülmüştür.

Narin’i, Salim GÜRAN’ın öldürüp kendisine saklaması için verdiği şeklindeki Nevzat’ın beyanı okunarak sorulması üzerine Enes, “kardeşim Narin’i eğer  belirtilen şekilde Nevzat bulunan yere bıraktıysa, bunu ancak Nevzat’a tehditle, para teklif ederek yapılabileceğini düşünüyorum, çünkü Nevzat ekonomik durum itibariyle de güçsüz ve sönük bir kişiliktir. Kendisine böyle bir olayda para teklif edilse para için yapabilir, ailesiyle tehdit edilse köyde çok fazla gücü olmadığı ve dediğim gibi sönük bir karakter olduğundan korkarak yapmış olabilir. Nevzat, Salim’in dediğini sorgulamayacak şekilde korkak bir insandır. Nevzat’ın da Salim GÜRAN’ın da kardeşime böyle bir zarar vermesini gerektirecek hiçbir ciddi husumetimiz yoktur”, şeklinde  beyanda bulunmuştur.

Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Müdürlüğünün 30.08.2024 tarihli uzmanlık raporu ile, Salim’in kullanımında olan “47 KF 388 plakalı aracın sol ön koltuğuna ait olduğu belirtilen oturma kılıfı (BN:4) üzerinden alınan svap numunesinden, karışım halinde DNA profili elde edildiği, yapılan mukayese incelemesinde, 12.09.2024 tarihli Van Kriminal raporu ile Narin Güran’a ait karışım DNA profili ile UYUMLU olduğu rapor edilmiştir.

Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü’nün 12.09.2024 tarih VAN-BYL-2024-1430,1440 numaralı uzmanlık raporuna göre; 47 KF 388 plakalı aracın sağ arka kapı iç kısmı üzerinde alınan kıl örneğinin, kadın genotipine sahip DNA barındırdığı ve söz konusu DNA örneğinin, VAN-BYL-2024-1321 numaralı rapordaki Narin Güran’a ait DNA profili ile UYUMLU olduğu tespit edilmiştir.

Yukarıda dakika dakika olay gününe ilişkin görüşme kayıtları verilen Salim’in, henüz kimse tarafından Narin’in kaybolduğu saat olan 15:30 bilinmez iken jandarma komutanı ile yaptığı konuşmada, kardeşinin kızı olan 8 yaşındaki Narin’in 15-15:30 sıralarında kaybolduğunu, kaybolduğu zamanlarda köyde yabancı olarak  eski kırmızı renkli bir arabada iki çingene görüldüğünü, çingenelerin kaçırmış olabileceğini, çingenelerin önce arabada, sonraki görüşmelerinde ise köprü üzerinde görüldüğünü, devam eden görüşmelerinde o iki kişinin dilenci kadınlar olabileceğini ileri sürmek suretiyle kaçırılma ve sulama kanalına düşmüş olabileceğine dair iki ihtimalden şüphelendiklerini belirttiği, ilerleyen görüşmelerinde, kaybolma zaman aralığını ilerleterek 17:30’dan itibaren haber alınamadığı şeklinde konuşmalar yaptığı, arama çalışmalarını gelen asılsız haber ve bilgilere göre, muhtar da olmasının etkisiyle arama çalışmalarını manipüle ederek ekipleri farklı yerlere yönlendirdiği, nitekim arama faaliyetini gerçekleştiren kolluğun da bu husus dikkatinden kaçmayarak arama çalışmalarını akim bırakmaya yönelik Salim’in şüpheli hal ve tavırları nedeniyle tutanak düzenlendiği anlaşılmıştır. 

Bununla birlikte Salim, olay günü akşamında her ne kadar telefon kayıtlarını geçmişe dönük silmesindeki amacının, görüştüğü hayat kadınları ile olan yazışmalarının ortaya çıkmaması olduğunu belirtmiş ise de, hayat kadınları ile olan görüşmelerin silinmemiş olduğu görülmekle bu yöndeki savunmasına Mahkemece itibar edilmemiş olduğu anlaşılmıştır. 

Soruşturma safhasında tanık olarak dinlenen Birsen ve Melike Güran, Narin’in kaybolmasına ilişkin aralarında konuşurlarken, Salim’in bu konuşmaya şahit olmasıyla kendilerine saat 17:40 sıralarında Narin’i gördüklerini söylemeleri konusunda telkinde bulunması nedeniyle en son Narin’i 17:40’da gördüklerini söylediklerini beyan etmişler ise de, kovuşturma aşamasında diğerleri gibi bu beyanlarından dönmüşlerdir.

Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresine götürdüğü sabit olan Nevzat’ın yakalanması üzerine, yargılama neticesinde alabileceği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası tehdidi nedeniyle aşamalarda ısrarla değişmeyen, aynı doğrultudaki savunmalarında “Ben öldürmemişim, Salim bana cansız olarak verdi” şeklindeki Salim’e yönelik isnadını değiştirmemiştir.

Salim’in aracının şoför koltuğunun oturma kısmındaki kılıftan elde edilen sürüntüden Narin’e ait DNA elde edilmesiyle Nevzat’ın, Salim’e yönelik bu isnadının maddi delille desteklendiği görülmüştür.

İstinaf aşamasında ibraz edilen sanık Salim’e ait telefona ilişkin imaj raporunda, olay saati zaman aralığında Salim’in, telefonunun şarjda olduğu ve özellikle olay anı olan 15:15 ila 15:30 arasında yoğun internet kullandığı ve banka  uygulaması aracılığıyla ödeme yaptığı şeklindeki gerekçeler ve adım sayar uygulamasındaki tespitler doğrultusunda Salim’in evinde, telefonunun şarjda olduğu yönünde savunmada bulunulmuştur. 

Tüm bu açıklamalar kapsamında, mevcut delil durumu itibariyle somut olay değerlendirildiğinde; Nevzat’ın, aşamalardaki savunmalarında, Narin’in cansız bedenini, kendisine  Salim’in verdiğine ilişkin değişmeyen, istikrarlı isnatları, bu isnadını doğrulayan Salim’in kullanımında olan aracın, şoför koltuğunun oturma kısmındaki kılıf üzerinden alınan sürüntü örneğinde ve aracın arka kapı iç kısmından temin edilen saç kılında Narin’e ait DNA elde edilmiş olması birlikte nazara alındığında mevcut delil durumu itibariyle, oluşa ilişkin bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.  

 21.08.2024 günü Tavşantepe köyü camiindeki Kur’an kursundan kuzenleriyle birlikte çıktıktan sonra güncel saate göre 15:11 sıralarında Tavşantepe Köyü İlköğretim Okulu güvenlik kamerasına yansıyan son görüntüsünde, üzerinde siyah tişört ve şort, omuzunda takılı çanta olduğu halde evlerinin bulunduğu patika yamaca doğru arkadaşlarına gülümseyip, el sallayarak yönelen ve yaklaşık 2-3 dakika sonra yamacı tırmanarak  15:14 sıralarında evinin giriş kapısına gelmiş olması gereken 8 yaşındaki Narin, neden öldürülmüştür/öldürülmesi gerekmiştir.

Kasten öldürme eyleminde korunan hukuki yarar yaşam hakkı olup, sebep ve saik aranmadığı da gözetildiğinde, Narin’in öldürülmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin bir neden, mevcut delil durumu itibariyle soruşturma/kovuşturma ve istinaf sürecinde tespit olunamamış olup, böylesine bir nedene TCK m.82/1-e uyarınca da gerek bulunmamaktadır. Ancak, öldürme nedeninin tespitine göre, eylemin niteliği, vasfı ve cezanın bireyselleştirilmesi gibi hususlar göz önünde bulundurulabilecektir.

Fiziksel ve aklen bir özrü olmayan 8 yaşındaki sağlıklı bir kız çocuğunun, gördüğü/bildiği var sayılan bir durumu açıklamasından korkularak en güvende olması gerektiği kendi ev ve ahır bölgesinde annesi, abisi ve amcası ile komşusu tarafından müşterek fail sıfatıyla elbirliğiyle birlikte öldürülmesinin gerekmesine dair ileri sürülen nedenlere bakıldığında;

a) Amcası Salim ile annesi Yüksel arasındaki ilişkiyi, 

b) Abisi Enes’in bir hayvanla cinsel ilişki halinde olduğunu,

c) Abisi Enes’in, Salim’in kızı ile ilişkiye girdiğini, 

Narin’in gördüğü şeklinde iddialar ortaya atılmış ise de, Nevzat’ın yukarıda da açıklandığı üzere, duruşmada ileri sürdüğü “Salim GÜRAN bana ” Yüksel’le birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm”, şeklindeki isnadı dışında bu iddialara ilişkin somut hiç bir delil ortaya konulamamıştır.

47 KF 388 plakalı Renault-19 Europa araç ile PTS kaydına göre, saat 14:33 sıralarında alışveriş sonrası Diyarbakır’dan köydeki evlerine dönen Salim’in biraz dinlendikten sonra evden çıktığına ilişkin savunmaları ile eşi Melek’in “alışveriş sonrası evimize geldikten sonra, eşim açım dedi, ona yemek yaptım, yedikten sonra biraz dinlendi, sonra tarlaya gidiyorum diyerek evden çıktı,” şeklindeki beyanları, Nevzat’ın, 15:08’de Salim’i su için aramasından itibaren, eşi Gazal’ın da teyit ettiği üzere Savcılık savunmasında belirttiği şekilde yaklaşık 15-20 dakika bahçesinde sulama yaptığı ve ardından 15:30 sıralarında aracıyla evden çıktığı, 10.09.2024 tarihli savcılık savunmasında, Salim’in, Arif’in evinin ahır bölgesindeki tepelik yerden kendisine seslenerek, seninle işim var, hazırlan, aracımla yanına geleceğim demesi üzerine, evinin önünde beklemeye başladığını ve aracıyla Salim’in aracını takip ettiğini beyan ettiği halde,  21.09.2024 tarihli savcılık ve aynı doğrultuda duruşmadaki, Salim’in, kendisini Arif’in evinin ahır bölgesindeki tepelik yerden çağırması üzerine, evinin yanındaki yamaçtan Arif’in evine gittiğini, Arif’in evinin içerisindeki bir odadan battaniyeye sarılı Narin’in cansız bedenini, Salim’den alarak, ahırına götürerek çuvala ve ardından aracına koyduğu sırada Salim’in aracıyla gelerek cesedin sarılı olduğu battaniyeyi aldığına ilişkin savunmalarında çelişkiye düştüğü görülmüş olmakla birlikte Nevzat’ı, Salim’in çağırdığına ilişkin Nevzat’ı kısmen doğrular şekilde Gazal’ın, Hasan Kaya ile yaptığı telefon görüşmesinde,  “bu fukaranın hiçbir şeyden haberi yoktu, amca ben evdeydim, geldi yemeğini yedi gitti, ağaçlarını suladı, onu çağırdı pezevenk oğlu pezevenk, ne yaptıysa onun üstüne attı, …onu tehdit etmeseydi gidermiydi…” şeklindeki beyanları da gözetilerek, Nevzat’ın özü itibariyle, Narin’in cansız bedenini kendisine verenin Salim olduğu yönündeki istikrarlı savunmaları, oluş ve kabule ilişkin açıklamalar kapsamında yukarıda  açıklandığı üzere, 15:25 ila 15:40 sıralarında Narin’in cansız bedenini aracına alan Nevzat’ın buradan hareketle Eğertutmaz Deresine doğru aracıyla  hareket halindeyken Mehmet Sait Tek’e ait çiftlik kamerasının 15:41’de görüş açısına girmesi, Narin’in Kur’an kursu çıkışında eve gelmediğine ve yabancıların arabasına binmeyeceğine ilişkin Yüksel’in beyanı, Narin’in cansız bedeninin bulunduğu gün tutanakla tespit olunduğu üzere, “Maşallah GÜRAN’ın karşısında Salim GÜRAN’ın eşi olan Melek GÜRAN bulunduğu esnada “herkes her şeyi biliyor beni konuşturmayın” şeklinde bağırdığı, Birsen GÜRAN’ın Narin’in annesi Yüksel GÜRAN’a hitaben “biz mi yaptık sanki üzerimize geliyorsunuz” şeklinde bağırdığı, Remziye ÇABAŞ ve Yasemin GÜL isimli şahısların “doğruyu konuşsaydınız bu aşamaya gelmezdi” şeklinde bağırdığı, Nesrin GÜRAN isimli şahsın da Yüksel GÜRAN’a doğru “Or.spu”,  şeklindeki tutanak içeriği, istinaf sürecinde ibraz edilen telefon imajına ilişkin raporda telefonun şarjda takılı olduğu tespiti, adımsayara ilişkin müdafii savunmaları, daraltılmış baz raporuna göre, “… Saat 14:55 sıralarında kendi ikameti ile Arif GÜRAN’ın ikametinin arasında bulunan yol ve civarında olduğu, saat 15:18’e kadar Arif GÜRAN’’ın ikametinin çevresinde, yakınında bulunduğu, saat 15:19 ‘a kadar kendi ikameti ile Arif GÜRAN ın ikameti arasında bulunan yol ve bahçe kısmında bulunduğu,” şeklindeki tespit, ilk günden itibaren telefon görüşmelerinde de geçtiği üzere, kırmızı arabalı iki çingene tarafından kaçırılmış olabileceğine ilişkin beyanları ve Narin’in kaybolduğu ihbarı ile başlayan arama çalışmalarını manipüle etmesine dair kolluk tutanağı, Ramazan Atasoy’un tutaklanması sonrasında ağlayarak “Muhtar Salim, senin a..na koyayım, senin yüzünden başımız belaya girdi,” şeklinde Salim’e yönelik suçlayıcı beyanlarına ilişkin tutanak içeriği, kimse tarafından bilinmez iken Narin’in 15:30’da kaybolduğunu samimi telefon görüşmelerinde belirtmesi ve sair deliller kapsamında, istinaf aşamasında telefonuna ilişkin ibraz edilen imaj raporu ve HTS raporu içeriği ile teyit edildiği üzere, 47 KF 388 plakalı aracında, telefonu şarjda takılı olduğu halde iken Salim’in,  saat 15:14 ila 15:20 arasında telefon kullanımının olmadığı da gözetilerek, saat 15:14 sıralarında evinin kapısı civarına gelmesi gereken yeğeni Narin’i, evine gitmesine engel olarak aracına  almak suretiyle, Arif’in evi çevresinde sabit bir noktada araç içerisinde Narin’i yaklaşık 5-10 dakika kadar hukuka aykırı bir surette hürriyetinden yoksun bırakıp bırakmadığı, devamında boynuna bası yaparak oksijensiz  bırakmak suretiyle araç içerisinde öldürüp öldürmediği, Narin’in öldürülmesi esnasında vücudundan çıkan biyolojik sıvının, DNA raporunda tespit olunduğu üzere şoför koltuğunun oturma kısmındaki kılıfa bulaşıp bulaşmadığı, boğulmaya karşı koymaya çalışan Narin’e ait bir saç telinin aracın arka sağ kapı içine öldürülme esnasında düşüp düşmediği,  öldürme eyleminin tamamlanması sonrasında, Narin’in cansız bedenini, bizzat gizlemek yerine, gizlemesi için saat 15:25 ila 15:30  sıralarında gün içerisinde konuştuğu, ekonomik olarak güçlü durumda bulunmayan ve Enes’in ifadesiyle Salim’in teklifini geri çeviremeyecek karakterdeki arkadaşı Nevzat’a vererek gizlemesini isteyip istemediği, bu itibarla, somut maddi deliller kapsamında suç mahallinin Salim’in kullanımında olan 47 KF 388 plakalı aracın şoför koltuğu olup olmadığı, Narin’e yönelik kasten öldürme eyleminin, asli maddi fail sıfatıyla doğrudan bizzat Salim tarafından tek başına gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin, Narin’in vajen  sürüntüsünden elde edilen PSA’ya ilişkin tereddütleri giderecek nitelikte İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınması gerekli rapor içeriği de gözetilmek suretiyle eyleminin hukuki niteliği, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemine ilişkin değerlendirme de yapılması gerektiği gözetilerek, eylemlerinin sübutu ve vasfı denetime imkan verecek şekilde mevcut  deliller ışığında tartışılması gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme ve denetime elverişli olmayan gerekçe ile karar yerinde yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması hukuka aykırıdır.

Kabul ve uygulamaya göre de;

1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 145, 146, 147, ve 148’de ifade alma ve sorgu ile ilgili hükümlere yer verilmektedir.

CMK m.59/1 uyarınca, Hakim, tanığı sözü kesilmeksizin dinleyip, doğrudan ve “kim”, “nerede”, “ne zaman”, “nasıl” gibi ucu açık, olayı aydınlatmaya, açıklama yapmaya yöneltici anlattırıcı sorular sorarak olay anlattırılmak suretiyle dinledikten sonra, CMK m.59/2 uyarınca tanığa, ifadesinin doğruluğunu, hatalı ve zayıf noktalarını  sınamak amacıyla, tanığın hafızasına, olayı algılamasına ve beyanının samimiliğine ilişkin, yönlendirici cevabı içinde saklı, tanığın evet/hayır şeklinde cevap vermesini sağlayacak nitelikteki sorularla çapraz sorguya çekebileceği, bundan sonra CMK m.201/1 uyarınca doğrudan soru sorma hakkı tanınması gerektiği yasa hükmü gereğidir.

Duruşma zabıtları incelendiğinde, dinlenen birden çok tanık beyanında sözlerinin kesilerek araya girildiği, tanığın beş duygusuyla edinmediği hususlara ilişkin bilgisine başvurulmaya çalışıldığı,  Mahkeme heyetince, müdafii ve vekillerce, çapraz sorgu usulüne uyulmaksızın, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına katkısı olmayacak nitelikte yorum içeren sorular sorulmak suretiyle CMK m.59/2’ye aykırı davranılması,  

2- CMK m.191/1’deki “Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar”  ve CMK m. 238/3’deki “Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir” şeklindeki hükümlere aykırı davranılarak, henüz iddianamenin kabulü kararı okunmadan, duruşmanın başladığı bildirilmeden, akabinde CMK m. 191/3 uyarınca hazır olan sanıkların savunmaları temin edilmeden ve Cumhuriyet savcısının, sanık ve müdafiinin dinlenmesinden evvel Diyarbakır Barosu Başkanlığı hakkında katılma talebinin kabulüne karar verilerek kovuşturma işlemi yapılması, akabinde, iddianamenin kabulü kararı okunarak sanıkların savunmaları, müdafiiler ve Cumhuriyet savcısının beyanları temin edilmek suretiyle  CMK m. 191/1-3 ve 238/3 hükümlerine aykırı davranılması,

3- Diyarbakır barosu tüzel kişiliği sıfatıyla, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak için mağdur ve sanık yararına görev icra eden  avukatlar karşısında  tarafsız bir konumda olması gerekmekle birlikte CMK m.237 uyarınca da yargılama konusu suç yönünden  suçtan zarar gören sıfatının bulunmaması nedeniyle davaya katılma hakkının bulunmadığı halde usul ve yasaya, yerleşik uygulamaya aykırı olarak Diyarbakır barosunun katılmasına karar verilmesi, 

4- Yargılama giderlerinin miktarı ile kime ne miktarda yükletileceğinin kararda gösterilir şeklindeki CMK m.324/2-3 amir hükmüne aykırı olarak  yargılama giderlerinin hükmün açıklandığı duruşmadaki kısa kararda gösterilmemesi 

5- Hükmün açıklandığı duruşmadaki kısa kararda adli emanette kayıtlı eşya hakkında bir karar verilmemesi, 

6- Narin’in cansız bedeni üzerinden Diyarbakır Adli Tıp Kurumunca elde edilen biyolojik bulgulara ilişkin, Van Jandarma Kriminal tarafından elde edilen  Salim’e ait DNA verileri karşılaştırılmamış olduğu da gözetilmek suretiyle Narin’in kaybolduğu iddiasıyla başlayan soruşturmada olay yerinin Jandarma bölgesi olması nedeniyle bir kısım DNA örneklerinin Van Jandarma Kriminal tarafından incelendiği, Narin’in cansız bedeninin bulunması ile başlayan süreçte Diyarbakır Adli Tıp Kurumunca da DNA incelemesi yapılmakla, iki ayrı kurum tarafından ayrı ayrı raporlar düzenlenmiş olduğu anlaşılmakla, Van Jandarma Kriminal tarafından elde edilen veri ve bulguların temin edilerek Diyarbakır Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle her iki kurumdaki tüm verilerin birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle birleştirilerek tek bir rapor haline getirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

7-“Narin GÜRAN’a ait olduğu bildirilen; Vajen-1 sürüntü örneğinden, külot dış kısım ön sürüntü örneğinden, külot üzerinde tespit ettiğimiz lekelerden (leke 1, 2, 3, 4 ve 6), mor renkli etek üzerinden tespit ettiğimiz lekeden ( leke 2), yazma üzerinde tespit ettiğimiz lekeden ( leke 1) hazırlanan preparatların mikroskobik incelemelerinde SPERM HÜCRESİ GÖRÜLMEDİ. Ancak menide ve idrarda bulunan PROSTAT SPESİFİK ANTİJEN (PSA) tespit edilmiştir.” şeklindeki Diyarbakır Adli Tıp Kurumu raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Dairesinin raporunun sonuç kısmında değinilen “Otopsisinde alınan doku örneklerinin Biyoloji İhtisas Dairesinde yapılan tetkikinde PSA pozitif bulunduğu,” şeklindeki tespit ve genellikle erkeklere ait menide ve idrarda bulunan PSA’nın, sürüntülerin elde edildiği bölgeler de gözetilerek harici olarak cinsel istismar olasılığı neticesinde bulaşmış olma ihtimali olduğu hususunda  tereddüt hasıl olmakla, PSA’ya ilişkin fenni litaratür bilgileri de birlikte nazara alınmak suretiyle;

a) 8 yaşındaki kız çocuğunda PSA görülüp görülmeyeceği, 

b) Öncelikle sürüntü/leke şeklinde tespiti yapılan örneklerin alındığı belirtilen yerlerin tamamına yayılmış olup da yoğunlukla görüldüğü bir yerden mi alındığı,  

c) Sürüntü örneklerinin alındığı yerlerin tamamında yaygın olarak mevcut olmayıp sadece belirli bir noktada tespit olunan bulaş şeklinde görülen bir noktadan/yerden mi alındığı, 

d)  Narin’in cansız bedeninin, 19 gün boyunca sıcak yaz günü suda kalmasının etkisiyle başlayan çürüme nedeniyle raporda tespit edilen yerlerde  çürümeye bağlı PSA bulaşı olup olmayacağı,

e) Savunma müdafiilerince ileri  sürüldüğü üzere, Narin’in cansız bedeninin bulunduğu dereye akan insan dışkısından bulaşıp bulaşmayacağı, 

 hususlarında  tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, açıklıkla, oluş da değerlendirilmek suretiyle  İstanbul Adli Tıp Kurumundan yeniden ek rapor alınması gerektiğinin gözetilmemesi, 

8-“Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Müdürlüğünün 30.08.2024 tarihli uzmanlık raporu ile, Salim’in kullanımında olan “47 KF 388 plakalı aracın sol ön koltuğuna ait olduğu belirtilen oturma kılıfı (BN:4) üzerinden alınan svap numunesinden, karışım halinde DNA profili elde edildiği, yapılan mukayese incelemesinde, 12.09.2024 tarihli Van Kriminal raporu ile Narin Güran’a ait karışım DNA profili ile UYUMLU olduğu rapor edilmiştir.” şeklindeki tespit uyarınca, sol ön koltuk oturma kılıfından alınan svap numesinin mahiyetinin, tükürük, kusmuk, kan, göz yaşı vs gibi  ne olduğu hususunda ve oturma kılıfının hangi noktasından varsa fotoğrafı ile birlikte gösterilmek suretiyle rapor alınması gerektiğinin  gözetilmemesi,

9- “Narin GÜRAN’ın sol avuç içerisinde ve siyah şort üzerinde bulunan yaklaşık 29 cm’lik kahverengi kıl örnekleri ile atlet üzerinden alınan yaklaşık 16 cm ve 11 cm’lik kahverengi kıl örneklerinde, Mitokondriyal DNA (mtDNA)’da yüksek oranda polimorfizm gösteren Kontrol Bölgesindeki bazların sekanslanması ile elde edilen verilere göre; Yüksel Güran, Enes Güran ve Narin Güran’a ait mtDNA dizilerinin birbiri ile AYNI OLDUĞU’nun tespit edildiği,” şeklinde düzenlenen rapor doğrultusunda, Narin’in cansız bedeni bulunduğunda sol avuç içinde ve siyah şort üzerinde bulunan kıl örneklerinin aidiyetine dair annesi Yüksel’e, abisi Enes’e ya da kendisine mi ait olduğu hususunda tereddüt olduğu gözetilerek, bu tereddüdü giderecek şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumundan  rapor alınması gerektiğinin gözetilmemesi, 

10- Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilmesi hususunda alınacak rapor ile birlikte, olay gününün iklim ve hava koşullarına uygun bir günde ve tayin edilen bir zamanda, dosyadaki mevcut görüntü kalitesi ve açısı korunarak Narin’in fiziksel özelliklerine benzer kız çocuğunun okulun kamera açısından itibaren Arif’in evinin istikametine doğru patika yoldan yürütülmesi,  aynı şekilde Nevzat’a benzer fiziksel özelliklerde birisinin Nevzat’ın evinin yakınında bulunan patika yoldan Arif’in evine ve ahır bölgesine yürütülmesi ve ahır bölgesinde bir kaç kişinin gezdirilmesi suretiyle Daran-2 üs bölgesine ait kamerada bu kişilerin hareketlerinin tespitinin mümkün olup olmaması hususlarında rapor alınması gerektiğinin gözetilmemesi, 

11-Sanık Nevzat’ın üzerine atılı çocuğa yönelik kasten öldürme eyleminin vasfının suç delillerini gizleme olarak kabulüyle hüküm kurulması Yargıtay 1. C.D. ve CGK içtihatları doğrultusunda değerlendirildiğinde;

Diyarbakır C.Başsavcılığınca sanık Nevzat hakkında; “…Nevzat’ın ilk andan itibaren Narin GÜRAN’a ait cansız bedeni kendisinin alarak ve çuval içerisine Eğertutmaz deresine bıraktığı yönündeki beyanları, kamera kayıtlarında cansız bedeni kendisinin bulunduğu yere bıraktığının belirlendiği, son olarak alınan beyanında cenazeyi ikametten aldığı şeklindeki beyanlarının hts analiz raporu ve bilirkişi raporuyla da belirlendiği, ancak şahsın olay öncesinde de Salim GÜRAN ile birlikte olduğu ve Narin GÜRAN’ın ikametine girdikleri, olay günü ve olay saatinde arkadaşı olan şüpheli Salim GÜRAN ile birlikte Narin GÜRAN’ın ikametine girdiklerinin ve birlikte hareket ettiklerinin tespiti karşısında Narin’in öldürülmesi eylemine iştirak iradesinin bulunduğu ve …şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin GÜRAN’ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerilerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldığı…” şeklinde maddi olay anlatımına yer verilen iddianame ile TCK m.82/1-e sevk maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı, Narin’in cansız bedenini gizleme eyleminin, çocuğun iştirak halinde öldürülmesi eyleminin bir delili olarak nitelendirildiği, kovuşturma neticesinde ilk derece mahkemesince, Nevzat’ın eyleminin TCK m.281 uyarınca suç delillerinin gizlenmesi olarak nitelendirilmesi suretiyle ek savunma hakkı verilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

 CMK m.225 uyarınca; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” şeklindeki bu düzenleme gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.

Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.

CMK m.226 uyarınca, “Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez…” hükmü getirilmiştir.

Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK m.225/1 uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. 

Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK m.226’deki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuksal niteliğinde değişiklik olmasını “yargılamanın sınırlılığı” ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır.  İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir.

İlk derece mahkemesince, iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylemin, (çocuğa yönelik iştirak halinde kasten öldürme) suç delillerini gizleme suçunu da oluşturduğu değerlendirilerek ek savunma hakkı verilmeksiz sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de, çocuğa yönelik iştirak halinde kasten öldürme suçunu oluşturduğu iddia olunan fiile ilişkin açıklamalar ve anlatım içeren iddianamede suç delillerini gizleme suçunu oluşturduğu düşünülen eylemin açıkça tarif edilmediği görülmektedir. Yargılamaya konu edilen ve hüküm kurulan suç delillerini gizleme suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmadığından, öncelikle mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesi gerekirken, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp hüküm kurulması,

12- Kabul ve uygulama doğrultusunda da, sanık Nevzat hakkında iddianame ve kovuşturma aşamasında açıklanan mütalaa ile TCK m.82/1-e uyarınca cezalandırılması talep edildiği halde, İlk derece mahkemesince, eylemin suç delillerini gizleme olarak kabulüyle karar yerinde yazılı olduğu şekilde TCK m.281 uyarınca hüküm kurulmak suretiyle CMK m.226’ya muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması, 

13- İlk derece mahkemesince, Nevzat’ın üzerine atılı müşterek fail sıfatıyla çocuğa yönelik kasten öldürme eyleminin, değişen suç vasfıyla TCK m.281 uyarınca suç delillerini gizleme olarak kabulü ile TCK m.61 uyarınca temel cezanın belirlenmesine ilişkin kriterler ve orantılılık ilkesi kapsamında; sanığın üzerine atılı eylemin işleniş özellikleri, eylem sonrası hareketleri, meydana gelen zararın ağırlığı, kastının yoğunluğu nazara alınarak  üst hadden cezaya hükmedilmesi gerekirken, karar yerinde yazılı olduğu şekilde eksik ceza tayini,  

14- Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilmesinin mümkün olması ve Nevzat’ın savunmasında belirttiği üzere, tepenin başından Salim’in kendisini çağırması üzerine, Arif’in evine gelerek Narin’in cansız bedenini kucağında ahırına götürüp çuvala koyduktan sonra arabasına koyduğu sırada kafasını çevirip baktığında tepede Yüksel’in iki eliyle yüzünü kapatarak ağladığını gördüğüne ilişkin savunmalarının tamamen doğru olmadığının anlaşılması halinde, Nevzat’ın, Yüksel’e yönelik bu isnadı, TCK m.128’deki savunma hakkının kullanılması kapsamında ilişkilendirilemeyeceğinin gözetilip gözetilmeyeceği ve bu kapsamda iftira eyleminden gereğinin takdir ve ifası için C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekip gerekmediğinin gözetilmemesi, 

Hukuka aykırı olup, bu kapsamda eksik incelemeye, suç vasfına, sübuta,  oluş ve kabul ile gerekçeye dair yukarıda açıklandığı üzere hukuka aykırı olduğu tespiti yapılan gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin her bir sanık hakkındaki hükümlerinin ayrı ayrı 7188 sayılı Yasa ile değişik CMK m. 280/1 ve 289/1 gereğince bozularak İlk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, çoğunluğun karar yerinde yazılı olduğu şekildeki görüşüne katılmamaktayım.

Narin cinayetinde cezalar onandı: Mahkeme başkanından şerh
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet