1. Haberler
  2. Dünya
  3. Aldanıştan Kurtuluş III

Aldanıştan Kurtuluş III

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nesnellik Düzeyi 

Lukacs, şöyle gösterir, “Öznel biçimde işlenen mimesiz oluşumlarının estetik alanın özgül nesnelliği düzeyine yükseltilebilmesi, ancak öznenin tikelliği dışına çıkmakla gerçekleşebilir. Böylelikle söz edilen oluşumlar artık öznellikten etkilenmeyen bir dış dünyaya karşı salt öznel nitelikteki tepkiler niteliğiyle bu dünyaya karşınızda yer almayıp kendine özgü nitelikte ve bağımsız bir nesnelliğin kurucusu olurlar.(sanatçı ile acemi arasındaki en önemli ayrımlardan biri de burada bulabilme olanağı vardır.)(1)

Nesnelliğin Zorluğu 

Estetik alanda bireysellik… özellikle son derece etkindir. Sanat ürünü,  bireysel bir uğraştır. Bireyin görüşü, ahlak anlayışı, gerçekçilik için son derece dokununcalıdır. Bunun için tikelden sıyrılmak zorunludur. Tikelden sıyrılmanın zorluğunu… Önemini Lukas şöyle gösterir, “Yaratma sürecini bir anakonunun ya da motifin olumlu başkasının ise olumsuz etkilemesi neden ileri gelmektedir? Bu soruya ancak şöyle yanıt verilebilir; destekleyici ilke, kaynağını estetik bir genel leştirme de bulur. Başka deyişle ana konunun ya da motifin seçimi bile yaratıcı özneyi türsel  yaklaştırır ya da uzaklaştırır, ona kendi tekellerini aşmasına yardımcı olur ya da bu yoldaki çabalarına engeller.”(2)

Anakonunun seçimi yanında ana konuya bakış da etkilidir. Anakonu yanlışsa ya da bakış da yanlışsa, yazar tikelliği aşamıyor.

Yazar Sevim Kahraman, tikelden kalışa örnek verir. Yazar Sevim Kahraman Orhan Pamuk’un romanında bir Tuhaflık Romanı’nda anakonunun yanlış seçildiğini gösterir, şöyle “Orhan Pamuk’un özelini bir roman boyunca korumuş olduğunu ve nesnel bakışı bilinçli bir biçimde dışladığı görülüyor yoksa yaşama nesnel bakamıyor mu bilmiyorum.”(3)

Yazar Sevim Kahraman, Kemal Bekir’in Kanlı Düğün adlı romanında ana konunun doğru belirlendiğini görür. Kemal Bekir tikelliği aşar, gerçekçi roman yazar. 

Yazar Sevim Kahraman, “Kanlı Düğün”de son derece ince bir noktayı yetkeyle ile belirler.  “Siviller Hüsnü’yü yakalamak için geldiklerinde hava yağmur bulutları ile kaplanır. Bu süreçte yağmur yağdı yağacak biçiminde sürer. Aynı zamanda Hakkı’nın düğün günüdür. Sonunda yağmur birden bire boşanır. Yağmurdan sonra havanın açması gibi sivil polislerin oyunu da çözülmeye başlar. Havanın durumu olayların karmaşıklığı ve çözülmesi ile koşut biçimde ilerler. İşte bu son örnek, bir romanda yağmurun bile yalnızca yazar öyle istediği için yani keyfi biçimde yağmayacağını göstermesi bakımından çok önemli”(4)

Yazar Sevim Kahraman yağmurun bile bütünsellik içinde, yazarın öznelinde kalmadığını gösterir. Bilimsel Estetikte keyfilik yoktur. 

Balzac 

Stepan Zweig, Balzac’ı gösteriyor. Balzac, gösterişli yaşama… Paraya düşkün biri. Dünya görüşü bakımından da gerici. Özneli bu konumda olan birinin gerçekçi romanlar yazması olası değil. Ama Balzac gerçekçi yapıtlar yazdı. Marx, onun için şöyle der, “Gerçeği derinden kavramasıyla dikkati çeken Balzac”(5) Gerçekliği kavrayınca elden sıyrıldı Balzac.

Tolstoy 

Tolstoy’da dünya görüşü olarak bir gericiydi. Lenin, Tolstoy için şöyle der,  “İnsanlığın esenliği için yeni yeni çeteler keşfederek bir peygamber olarak gülünçtür tolstoy. İşte bunun içindir ki onun öğretisinin tam en zayıf yönlü bir mutlak inanç haline dönüştürmeyi isteyen Rus ve yabancı tolstoycular acınası duruma düşmüşlerdir. Rusya’da burjuva devrimi patlak verdiği sırada, milyonlarca Rus köylüsünde beliren düşüncelerin ve anlayışların dile getirisi olarak büyüktür Tolstoy. Düşüncelerinin tümü, bir bütün olarak ele alındığında, bir köylü burjuva devrimi olan devrimimizin özelliklerini yansıttığı için Tolstoy özgündür de.”(6)

Romanın İşlevi 

Engels, romanın işlevini şöyle gösterir, “Ama bence tez, özellikle belirtmeksizin, durumunun ve eylemin kendisinden ortaya çıkmalıdır ve yazar çizdiği toplumsal çatışmalarının geleceğe ait tarihsel çözümünü okuyucunun önüne koyma zorunluluğunu duymamalıdır. Hem, bizim koşullarımız romanlar çoğunlukla burjuva çevrelerinin, yani doğrudan doğruya bizden olmayan çevrelerin okullarına seslenir. Onun için, sosyalist tezli bir roman benim kanımca, gerçek koşulların gerçeğe uygun bir çizimini yaparak onlar üzerine kurulu, görenek haline gelmiş Yanılsamaları yıkıyorsa, burjuva Dünyası’nın ki iyimserliği sarsıyorsa ve kendisi doğrudan bir çözüm getirmeksizin, hatta bazı hallerde açıkça yan tutmaksızın, ortada var olan şeyin sonsuza dek geçerliliği konusunda kuşku uyandırıyorsa kendine düşen görevi tam olarak yapıyor demektir.”(6)

Gerçekçilik 

Engels, gerçekçilik için şöyle der, “Herhangi bir eleştiride bulunmam gerekiyorsa eğer, o da şu olacaktır sanıyorum, her nasılsa öykününüz gerçekçi değil yeterince. Bence gerçekçilik ayrıntıların doğrultusunda başka, tipik karakterlerin tipik durumlar içinde doğru bir biçimde yeniden verilişi demektir. Sizin karakterleriz çizdiğiniz kadar ınca yeterince tipik. Ama içinde bulundukları ve hareket ettikleri ortamlar o derece değil.”(7)

Nesnelerin birliği  

Gerçekçi yazarlar, yapıtlarında nesneleri iş olsun diye göstermezler. Nesneler işlevlidir. Tolstoy da Anna Karenina‘da at yarışlarında Anna Karenina‘nın gizli aşkı çıkar ortaya. Yakup Kadri’nin “Panorama” adlı romanında şapkanın, Kemal Bekir’in “Kanlı Düğün” romanlarında yağmurun yağması, Orhan Kemal’in devlet kuşu romanında bahar mevsimi işlevli nesnelerdir.

Nedensellik 

Suçkov, nedenselliği şöyle gösterir, “gerçekçilik de nedensellik, yalnız yapıt ile yapıtın bölümleri arasında birine bağlı bir bütünlüğün oluş oluşu, ayrıntıların rastlantısal olmayışı, olaylar dizisi ile kişiler arasındaki ilişkinin sürekli gelişmesi ve yapının iyi kurulu bir yapıt oluşuyla değil, aynı zamanda ve tümünden önce tarihsel bir yaklaşım içinde oluşuyla gösterilir.”(8)

Umutsuzluğa karşı Marksçı Görüş

Umutsuzluğa karşı Marksçı görüşü ilkesini şöyle gösterir,  “Marksçılık, güçlükleri önemsemeyerek ya da bugün biz insanların çevresini sarmış olan maddi ve moral karanlığı küçümseyerek avutma kimseyi. Fark yalnız-ama bu yalnızca sözcüğünde koskoca bir dünya yatmaktadır-Marksçılığın insan gelişiminin ana hatlarının yakalaması ve onun yasalarını bilmesini dedir. Böyle bir bilgiye ulaşmış olanlar, bütün o geçici karanlığa karşın, nereden gelmiş olduğumuzu ve nereye gittiğimizi görürler. Bunu görenlerse, dünyayı değişmiş bulurlar ve kendi gözlerinde daha önce yalnızca kör ve anlamsız bir karışıklık içinde yaşarken şimdi o amaçlı gelişimi görürler. Umutsuzluk felsefesinin bir dünyanın çöküşüne ve doğum sancılarını gözler, bunları hafifletmeye çalışır, doğa katkıda bulunur.”(9)

Sanatta star sistemi yazarları Orhan Pamuk, Selim İleri, Ferit Edgü, Oğuz Atay, Demir Özlü, hem kendilerini hem okuru bunaltırlar karanlıkta. Buna karşı gerçekçi yazarlar Orhan Kemal Kemal, Kemal Bekir, Kemal Ateş, Suat Derviş, Nezihe Meriç, Sevgi Soysal yapıtları ile insana umut verir

1. Lukacs, Estetik II, çeviren: Ahmet Cemal, Payel Yayınları, İstanbul 1992, Y-131

2.⁠ ⁠Lukacs, Age, Y-134

3.⁠ ⁠⁠ Sevim Kahraman, Eleştirinin Estetiği, Tekin Yayınevi, İstanbul 2020, Y-137

4.⁠ ⁠⁠ Sevim Kahraman, age, Y-111

5.⁠ ⁠Karl Marx, Kapital cilt 3, çeviren: Alaaddin Bilgi, Sol Yayınları, Ankara 1997, Y-41

6.⁠ ⁠⁠ Lenin, Sanat ve Edebiyat, çeviren:Bülent Arıbaş, Payel Yayınları, İstanbul 1976, Y- 34- 35

7.⁠ ⁠⁠ Enges, Marx- Engels- Lenin, Sanat ve Edebiyat, çeviren:Aziz Çalışlar, Evrensel Basım Yayın İstanbul 1999, Y-52

8.⁠ ⁠⁠ Boris Suçkov, Gerçekçiliğin Tarihi, çeviren: Aziz Çalışlar, Adam Yayınları, İstanbul, 1992, Y-69

9.⁠ ⁠⁠ Lukacs, Avrupa Gerçekçiliği, çev.M.H. Doğan, Payel Yayınları, İstanbul 1987, Y-8

Aldanıştan Kurtuluş III
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet