Hikmet Yalım Halıcı, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda kendi tarihinin en kötü dönemini yaşadığını belirtti. Halıcı, “24 Temmuz, sansürün kaldırıldığı değil; sansüre karşı direnişin simgeleştiği bir mücadele günüdür” dedi.
Askeri Darbe Dönemlerini Aratmayan Uygulamalar
Halıcı, onurlu gazetecilerin mahkemeler eliyle tehdit edildiğini, cezalandırıldığını ve susturulduğunu vurgulayarak, günümüzdeki uygulamaların askeri darbe dönemlerini aratmadığını ifade etti. Halıcı, “Askeri darbelerde dahi görülmeyen uygulamalar bugün yargı sopasıyla hayata geçirilmektedir” şeklinde konuştu.
Basın Özgürlüğü Demokrasinin Ölçüsüdür
Basının halkın gözü, kulağı ve sesi olduğunu belirten Halıcı, özgür olmayan basının halkın da özgür olamayacağının en net göstergesi olduğunu savundu. Halıcı, bir ülkede demokrasi olup olmadığını anlamanın yolunun, o ülkede basının özgür olup olmadığına bakmaktan geçtiğini dile getirdi.
Yerel Basın Desteklenmeli
Halıcı, yerel basının yerel demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu vurguladı. Pandemi döneminde tasarruf adı altında binlerce yerel yayın organının iflas ettiğini hatırlatan Halıcı, Basın İlan Kurumu eliyle de yerelde vatandaşın sesi olan gazete, radyo ve televizyonların hak kaybına uğradığını söyledi. Halıcı, demokrasi için yerelde de genelde de medyanın desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
Sansürün Değil, Özgürlüğün Konuşulduğu Bir Türkiye Umudu
Sözlerinin sonunda tüm basın emekçilerinin 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nü kutlayan Hikmet Yalım Halıcı, “Gerçekleri karartmak isteyenlere karşı, halkın aydınlanma mücadelesini sürdüren tüm basın emekçilerinin 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nü kutluyorum. Sansürün değil, özgürlüğün konuşulduğu bir Türkiye umuduyla…” temennisinde bulundu.