Çalışma Bakanı Işıkhan: “Peygamber efendimizin ‘işçinin alın teri kurumadan hakkını verin’ öğüdü, işçinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmesini sağlamanın bir lütuf değil, zorunlu bir vazife olduğunu hatırlatır.” dedikten sonra asgari ücret rakamını açıkladı .
Asgari Ücret 22104 TL oldu . Böylece asgari ücret 630 dolar seviyesine çekilmiş oldu . Yıllara göre asgari ücret seviyeleri ise şöyle :
2025: 627 $
2024: 578 $
2023: 456 $
2022: 300 $
2021: 349 $
2020: 381 $
2019: 415 $
2018: 394 $
2017: 467 $
2016: 534 $
2015: 449 $
2014: 499 $
2013: 529 $
2012: 520 $
2011: 509 $
2010: 532 $
Bu düzenleme, yaklaşık 9 milyon çalışanı doğrudan etkiliyor ve genellikle özel sektör maaş artışları için bir ölçüt olarak kullanılıyor, ancak bu artış yüksek enflasyon karşısında yetersiz kalıyor.
Artışa rağmen, birçok işçi savunucusu bu zammı mevcut ekonomik zorluklarla başa çıkmak için yetersiz buluyor. Türkiye’de Mayıs ayında %75’e ulaşan enflasyon, sıkı para ve maliye politikaları sayesinde Kasım ayında %47,09’a kadar geriledi. Ancak, bu düşüş beklenenden daha yavaş gerçekleşti ve hükümetin ekonomik istikrarı yönetme yeteneği konusunda şüpheler uyandırdı.
İşçi sendikaları ve savunuculuk grupları, hükümeti iş gücünü destekleme konusundaki taahhüt eksikliğiyle eleştirdi. Asgari ücretin enflasyon oranını gerçek anlamda yansıtacak şekilde ayarlanması gerektiğini ve işçilere gıda, konut ve sağlık gibi temel ihtiyaçların artan maliyetlerine ayak uyduracak bir yaşam ücreti sağlanması gerektiğini savunuyorlar.
“Bu artış, geçim sıkıntısı çeken milyonlarca çalışkan Türk’e atılmış bir tokattır,” dedi önde gelen bir işçi sendikasının temsilcisi. “Biz, işçilerin refahını önceliklendiren politikalar istiyoruz, sadece kağıt üzerinde kalan ve gerçek ekonomik baskıları ele almayan rakamlar değil.”
Bu duyuru, işçi haklarını ve satın alma gücünü korumak için daha güçlü önlemler alınması gerektiği yönünde tartışmalara yol açtı. Türkiye yeni yıla yaklaşırken, bu asgari ücret düzenlemesinin yeterliliği sıcak bir konu olmaya devam ediyor ve ekonomik politika ile çalışanların gerçek ihtiyaçları arasındaki devam eden gerilimi vurguluyor.