ANKARA – Yaklaşık 6.5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren 8. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde müzakere süreci dün gece sona erdi. Hükümetin son teklifinin de sendikalar tarafından reddedilmesi üzerine gözler Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na çevrildi. Sendikalar, 18 Ağustos’ta yapılan iş bırakma eylemine katılan memurlar hakkında disiplin işlemi başlatılacağına yönelik duyumlar aldıklarını belirterek, yetkililere “gözdağı” olarak nitelendirdikleri bu girişimden vazgeçme çağrısı yaptı.
28 Temmuz’da başlayan ve memur konfederasyonları ile hükümet arasında yoğun pazarlıklara sahne olan görüşmelerde uzlaşma sağlanamadı. Hükümetin ilk olarak 2026 için %10+6, 2027 için %4+4 zam teklifine sendikalar tepki göstermiş ve ülke genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yapmıştı. Eylemin ardından hükümet teklifini 2026 için %11+7’ye yükseltirken, 2027 teklifini değiştirmedi ve taban aylığa bin liralık artış önerisini korudu. Ancak bu teklif de memur konfederasyonlarınca yetersiz bulunarak reddedildi.
Süreç Hakem Kurulunda Devam Edecek
Müzakere sürecinin dün itibarıyla tamamlanmasının ardından, sendikaların bugünden itibaren üç gün içinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru yapması gerekiyor. 11 üyeden oluşan Kurul, başvurunun ardından beş gün içinde nihai kararını verecek. Kurulun kararı kesin olup, bu karara itiraz edilemiyor.
Masada yer alan konfederasyonlardan Birleşik Kamu-İş, bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde yapacağı basın açıklaması ile yeni eylem takvimini duyuracağını bildirdi.
Memur-Sen’den “Soruşturma” Uyarısı
Yetkili konfederasyon Memur-Sen, 18 Ağustos’ta gerçekleştirilen iş bırakma eylemine katılan üyeleri hakkında bazı kamu kurumlarında soruşturma ve disiplin işlemi başlatılacağı yönünde duyumlar aldıklarını açıkladı. Sendika, yaptığı açıklamada bu tür bir girişimin “sendikal hakların engellenmesi” suçu teşkil edeceğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın emsal kararlarına atıfta bulunan Memur-Sen, üyelerine yönelik olası bir disiplin sürecini başlatan yetkililer hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
Açıklamada, “İş bırakma eylemimize katılan üyelerimize soruşturma açmaya kalkışacakları uyarıyoruz. Bu tür faaliyetler, 18 Ağustos’taki eylemi dahi gölgede bırakacak, tüm Türkiye’ye yayılacak başka eylem ve tepkilere kapı aralayacaktır” ifadelerine yer verildi.
Yalçın’ın Sözleri İşçilerin Tepkisini Çekti
Öte yandan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “en düşük memur maaşını en düşük işçi ücretinin üstünde olacak şekilde ayarlayacağız” sözünü hatırlatarak yaptığı kıyaslama, kamu işçilerinin tepkisini çekti. En düşük memur maaşının 47 bin 500 TL olduğunu belirten Yalçın’ın, kamu işçisi ücretleriyle (yaklaşık 66 bin TL) yaptığı karşılaştırma sosyal medyada eleştirilere neden oldu.
Uzman Görüşü: İş Bırakan Memura Ceza Verilebilir mi?
Toplu sözleşme sürecinde yaşanan iş bırakma eyleminin ardından gündeme gelen “memura disiplin cezası” iddiaları, hukuki tartışmaları da beraberinde getirdi. Peki, mevcut yasal düzenlemeler ve yargı kararları çerçevesinde sendikal bir eyleme katılan memura ceza verilebilir mi?
657 Sayılı Kanun ve Yargı İçtihatları
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 27. maddesi, memurların grev yapmasını açıkça yasaklamaktadır. Kanun, “greve karar vermek, grev tertiplemek, ilan etmek ve bu yolda propaganda yapmak” gibi fiilleri yasak kapsamına almıştır. Ancak, sendikaların aldığı kararla yapılan bir günlük “iş bırakma” eylemleri, yargı tarafından genellikle “grev” olarak değil, “sendikal faaliyet” kapsamında değerlendirilmektedir.
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın Rolü
Bu konudaki hukuki çerçeveyi belirleyen en önemli unsurlar, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Danıştay’ın oluşturduğu içtihatlardır. Yüksek mahkemeler, verdikleri kararlarda sendikal hak ve özgürlüklere vurgu yapmaktadır.
- Anayasa Mahkemesi: AYM, bireysel başvuru yoluyla önüne gelen dosyalarda, sendikanın aldığı karara uyarak iş bırakma eylemine katılan memura verilen disiplin cezasının, Anayasa ile güvence altına alınan “sendika hakkının ihlali” olduğuna hükmetmiştir. AYM kararlarında, bu tür eylemlerin temel amacının çalışanların mesleki ve ekonomik çıkarlarını savunmak olduğu ve verilen küçük bir cezanın dahi diğer çalışanlar üzerinde “caydırıcı bir etki” yaratarak sendikal özgürlükleri zedeleyeceği belirtilmektedir.
- Danıştay: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Danıştay, sendikal faaliyet kapsamında bir gün göreve gelmemenin “özürsüz olarak bir gün göreve gelmemek” fiili olarak yorumlanamayacağına, bunun sendikal hakkın kullanımı kapsamında bir mazeret olarak kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Ayrıca, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları da sendikal eylem özgürlüğünü korumaktadır. AİHM, sendikal faaliyetlere katılım nedeniyle verilen cezaları, demokratik toplumda gerekli olmayan bir müdahale olarak görmektedir.
Sonuç olarak, 657 sayılı Kanun’da grev yasağı bulunsa da, yüksek yargı organları sendikaların kararı doğrultusunda, kamu düzenini bozmayan ve orantılı olan kısa süreli iş bırakma eylemlerini sendikal hakkın bir parçası olarak kabul etmekte ve bu eylemlere katılan memurlara disiplin cezası verilmesini hukuka aykırı bulmaktadır.