Ekim ayı, dünya genelinde meme kanseri konusunda toplumsal bilincin artırılmasına adanmış bir dönem olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda Türkiye’de de kamu ve sivil toplum kuruluşları, erken teşhisin hayati önemine dikkat çekmek amacıyla çeşitli bilgilendirme faaliyetleri düzenliyor. Hastalığın erken evrelerinde belirgin bir semptom gözlenmeyebilirken, en yaygın bulgu memede hissedilen ağrısız bir kitledir. Bununla birlikte, memenin boyutunda veya şeklinde meydana gelen değişiklikler, cilt yüzeyinde portakal kabuğuna benzer bir doku oluşumu, meme ucundan kanlı akıntı gelmesi, meme ucu veya derisinde içe doğru çekilme, bölgede kızarıklık veya kalınlaşma ile koltuk altı bölgesinde beliren şişlikler de önemli uyarıcı işaretler arasında yer almaktadır. Bu tür değişiklikler fark edildiğinde derhal bir sağlık uzmanına danışılması kritik önem taşımaktadır. Meme kanseriyle mücadelede en etkin yöntemin erken tanı olduğu bilimsel bir gerçektir. Erken saptanan vakalarda tedavi başarısı önemli ölçüde artmaktadır. Bu doğrultuda, Ulusal Kanser Kontrol Programı çerçevesinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) gibi birinci basamak sağlık kurumlarında vatandaşlara yönelik ücretsiz tarama hizmetleri sunulmaktadır. Sağlık otoritelerinin belirlediği ulusal tarama standartlarına göre; 20 yaşından itibaren her kadının ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması, 20-39 yaş arasında iki yılda bir klinik muayene olması, 40-69 yaş aralığında ise yıllık klinik muayeneye ek olarak iki yılda bir mamografi çektirmesi tavsiye edilmektedir. Toplumsal farkındalığın artırılması ve kadınların düzenli kontrollere teşvik edilmesi, meme kanserine karşı yürütülen mücadelenin temelini oluşturmaktadır.
Meme Kanserine Karşı Hayati Rehber: Belirtiler, Erken Teşhis ve Ücretsiz Tarama İmkanları
