Eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle birlikte milyonlarca öğrenci karnelerini alarak yaz tatiline girerken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Isparta İl Eğitim Sekreteri Sevim Yıldıran, Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) sert sözlerle eleştirdi. Yıldıran, “Çocuklar ve öğretmenler görevini yaptı, ancak Bakanlık yine sınıfta kaldı” diyerek eğitim sistemindeki yapısal sorunlara dikkat çekti
Eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle birlikte milyonlarca öğrenci karnelerini alarak yaz tatiline girerken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Isparta İl Eğitim Sekreteri Sevim Yıldıran, Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) sert sözlerle eleştirdi. Yıldıran, “Çocuklar ve öğretmenler görevini yaptı, ancak Bakanlık yine sınıfta kaldı” diyerek eğitim sistemindeki yapısal sorunlara dikkat çekti.
Yıldıran’dan Bakanlığa Sert Eleştiriler: “Sorumluluklarını Yerine Getirmediler”
Basın toplantısına CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı ve çok sayıda partili de katıldı. Yıldıran, konuşmasında şunları ifade etti: “En değerli varlıklarımız, çocuklarımız, bir eğitim-öğretim yılını daha tamamladı. Tüm çocuklarımızı emekleri için tebrik ediyor, mutlu bir yaz tatili diliyorum. Onlar sorumluluklarını yerine getirdi, ancak ne yazık ki aynısını Milli Eğitim Bakanlığı için söyleyemiyoruz. Yıl boyunca defalarca uyarmamıza rağmen, bir yılı daha sorumluluklarını yerine getirmeden tamamladılar.”
Eğitim Sisteminin Temel Amacı ve İktidarın Yaklaşımı
Yıldıran, ülkenin ihtiyacının nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi olduğunu vurguladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirme hedefinin önemine değinen Yıldıran, AKP iktidarının ve atanmış bakanlarının ise eğitimi “dindar ve kindar nesiller yetiştirmek” için bir araç olarak kullandığını savundu. Bu yaklaşımın, eğitim sistemini bilimden, akıldan ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırdığını belirten Yıldıran, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında da sorunların çözülemediğini, aksine yenilerinin eklendiğini ifade etti.
Karne Uygulaması ve Ekonomik Yetersizlikler
Yıldıran, 1. sınıf öğrencilerinin karne almaması uygulamasını eleştirdi. Bakanlığın, ilkokul birinci sınıflarda karne uygulamasını kaldırmasını “sembolik değerlere düşmanlık” olarak nitelendiren Yıldıran, bunun yerine verilen gelişim raporlarının çocukların somut işlem döneminde olması nedeniyle anlamsız kaldığını söyledi. Çocuklara not içermeyen, emeklerini yansıtan ve hatıra olarak saklayabilecekleri bir belgenin verilmesi gerektiğini belirtti.
Okullardaki ekonomik zorluklara da değinen Yıldıran, öğrencilerin temiz suya ve ücretsiz yemeğe erişemediğini, kantin fiyatlarının aileler için ciddi bir yük haline geldiğini vurguladı. Bir öğrencinin günlük kantin masrafının yüksekliğine dikkat çekerek, yıllık 190 milyar liralık bütçeyle öğrencilere sağlıklı okul yemeği sağlanabileceğini ancak iktidarın bunu yandaş vakıflara kaynak aktararak engellediğini iddia etti.
Temizlik ve Güvenlik Sorunları
Yıldıran, okullardaki temizlik sorunlarının çözülememesi ve Bakanlığın İşgücü Uyum Programı gibi geçici çözümlerle yetinmesini eleştirdi. Okulların afet ve acil durumlara karşı denetlenmediğini, bu durumun birçok okul kazasına yol açtığını belirtti. Özellikle Miray Aslan’ın okul bahçesinde hayatını kaybetmesi ve Konya’daki bir öğretmenin okulda katledilmesi gibi olayları hatırlatan Yıldıran, yıllık 32 milyar lira maliyetle okullara kadrolu güvenlik görevlisi atanmamasının büyük bir güvenlik zafiyeti yarattığını ifade etti.
Bütçe Yönetimi ve Vakıf Destekleri
Yasak olmasına rağmen velilerden kayıt ücreti ve bağış adı altında ücret talep edilmesini kınayan Yıldıran, okulların ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunun velilere bırakıldığını belirtti. MEB bütçesinin enflasyon karşısında eridiğini, ancak Türkiye Maarif Vakfı gibi yandaş vakıflara milyarlarca lira kaynak aktarıldığını söyledi. Bu durumun, öğrencilerin nitelikli eğitim hakkı için ayrılması gereken kaynakların amacı dışında kullanılması anlamına geldiğini vurguladı.
Okul Öncesi Eğitim ve MESEM Mağduriyetleri
Seçim vaatlerine rağmen okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmediğini ve hatta katkı payı uygulamasıyla ücretli hale getirildiğini belirten Yıldıran, belediye kreşlerinin kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kalmasını eleştirdi. Tarikat ve cemaatlere bağlı medreselerin kolayca açılmasına rağmen, yerel seçimler öncesi kreş açma sözü verenlerin bu vaadi yerine getiremediğini ifade etti.
MESEM’lerde (Mesleki Eğitim Merkezleri) yaşanan çocuk işçiliği ve sömürüsüne de değinen Yıldıran, bu sistemde 13 çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatarak, hayatını kaybeden çocukların davalarını CHP olarak takip ettiklerini ancak Bakanlıkların davalara katılmamasını eleştirdi. MESEM’lerdeki usulsüzlükler ve kamu zararları konusunda da yetkililerin sessiz kalmasını kınayan Yıldıran, “Bakanlığın görevi çocuk işçiliğine zemin hazırlamak değildir. Bakanlığın görevi çocuğun üstün yararını gözetmektir” dedi.
Okul Terkleri ve Eğitim Hakkı İhlalleri
Ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranlarının gerilediğini ve açıköğretim okullarına kayıtlı öğrenci sayısının arttığını belirten Yıldıran, taşımalı eğitimin kapsamının daraltılmasıyla kırsal bölgelerdeki çocukların mağdur edildiğini ifade etti. Özellikle kız çocuklarının eğitim hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Denetlenmeyen özel okullarda ortaya çıkan “hayalet öğrenci/hayalet sınıf” sorununun devlet okullarına da sıçradığını, devamsızlık yapan öğrencilerin okula devam etmiş gibi gösterildiğini ve sınavlara girmeden not verildiğini sözlerine ekledi.