Türkiye’de yaklaşık 600 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde kritik bir gelişme yaşandı. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Saray’da yaklaşık 4 saat süren bir toplantı gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından açıklama yapan Atalay, hükümetin daha önce sunduğu teklifi revize ederek yeni bir teklif getirdiğini ve bu teklifin “yüzde 100 olumlu olmasa da olumluya yakın” olduğunu belirtti.
Görüşmelerin detaylarını paylaşan Atalay, kamu işvereninin önceki teklifinin ikinci altı ay için yüzde 24,10 olduğunu, Türk-İş’in talebinin ise yüzde 16,57 olduğunu hatırlattı. Yeni teklifin bu iki rakam arasında bir noktada konumlandığını belirten Atalay, “Teklif şu anda yüzde 11’i geçti, fakat hala yüzde 16,57’yi bulmuş değil” dedi.
Atalay, kendisine sunulan teklifi sendika başkanlarına aktaracağını ve nihai kararı üyelerin vereceğini vurguladı. “Milletin kabul etmediği bir işin içinde olmam” diyerek işçilerin onayının önemine dikkat çekti. Teklifin kabul edilip edilmeyeceği sendikaların işçilere sunumunun ardından netleşecek.
Grev Erteleme Kararı: İşçinin Hak Arayışı Engelleniyor
Bu görüşmelerin bir başka önemli boyutu ise grev kararlarının ertelenmesi oldu. Görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine Türk-İş, 1 Ağustos Cuma günü Eti Maden’de, 2 Ağustos Cumartesi günü ise Zonguldak madenlerinde grev başlatma kararı almıştı. Ancak bu karar, Resmi Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile “Milli güvenlik” gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi.
Bu erteleme kararı, sendikal haklar ve işçi hareketlerinin önündeki engeller açısından ciddi eleştirilere neden oldu. Grev, işçilerin toplu sözleşme süreçlerinde ellerindeki en temel pazarlık gücüdür. Grev kararının “Milli güvenlik” gibi muğlak bir gerekçeyle sürekli olarak ertelenmesi, işçilerin hak arayışlarını demokratik yollarla ifade etme özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Bu durum, toplu iş sözleşmesi görüşmelerini işçi lehine sonuçlandırmak için sendikaların elini zayıflatmakta ve hükümetin masadaki pozisyonunu güçlendirmektedir. Grev yasağı, bir sendikanın mücadelesini fiilen etkisiz hale getirmekte ve işçilerin adil bir ücret ve çalışma koşulu talebini görmezden gelmektedir. Bu müdahale, toplu sözleşme sisteminin ruhuna aykırı olup, işçi haklarının anayasal güvencesiyle çelişen bir durumdur.