ISPARTA – ISPARTAGUNCEL.COM Sağlık uzmanları, halk arasında “kirli kanı emerek her derde deva olduğu” yönündeki yanlış inanışla yaygınlaşan bilinçsiz sülük uygulamalarının ciddi sağlık riskleri taşıdığı konusunda uyarıda bulundu. Bilimsel dayanaktan yoksun bu efsanelerin, enfeksiyondan durdurulamayan kanamalara kadar pek çok tehlikeye yol açtığı belirtildi.
Tıp dünyasında “hirudoterapi” olarak bilinen sülük tedavisinin, “kirli kanı temizlediği” yönündeki iddianın tamamen asılsız olduğunu vurgulayan uzmanlar, sülüğün asıl faydasının kanı emmesi değil, salyasındaki kanın pıhtılaşmasını önleyen ve kan akışını artıran biyoaktif maddeler olduğunu ifade etti.
Modern tıpta sülüklerin, özellikle kopan uzuvların yerine dikildiği mikrocerrahi operasyonları sonrası kan dolaşımını düzenlemek gibi çok spesifik alanlarda kullanıldığı belirtildi. Ancak varisten kısırlığa kadar her hastalığa iyi geldiği yönündeki iddiaların bilimsel bir kanıtı bulunmuyor.
Yetkililer, sülüklerin sindirim sisteminde bulunan Aeromonas adlı bakterinin insanda ciddi enfeksiyonlara neden olabileceğine dikkat çekerek, tedavinin mutlaka hekim kontrolünde ve steril şartlarda yapılması gerektiğini vurguladı. Kan pıhtılaşma bozukluğu olanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve hamileler için bu yöntemin kesinlikle uygun olmadığı bildirildi.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, vatandaşları kulaktan dolma bilgilerle ve yetkisiz kişilerce yapılan uygulamalardan kaçınmaları ve herhangi bir tedavi yöntemi için öncelikle tıp doktorlarına danışmaları konusunda uyardı.
İŞTE SÜLÜK HAKKINDAKİ YALANLAR VE GERÇEKLER
Sülük Tedavisi Hakkındaki Efsaneler ve Gerçekler: Şifa Mı, Tehlike Mi?
Tarihin en eski tedavi yöntemlerinden biri olan sülük terapisi (hirudoterapi), günümüzde yeniden popülerlik kazanmış durumda. Ancak bu popülerlikle birlikte, bilimsel dayanaktan yoksun, kulaktan dolma pek çok yanlış bilgi de hızla yayılıyor. “Kirli kanı emdiği”nden “her derde deva olduğu”na kadar uzanan bu efsaneler, sülük tedavisinin hem itibarını zedeliyor hem de halk sağlığı için ciddi riskler oluşturabiliyor. Peki, sülükler hakkındaki bu yaygın inanışların hangisi doğru, hangisi yalan?
Makale: Sülük Efsanelerinin Perde Arkası
YALAN 1: “Sülük Kirli Kanı Emer ve Vücudu Temizler”
Bu, belki de sülük tedavisiyle ilgili en yaygın ve en tehlikeli yanılgıdır. Sülüklerin vücuttan “kirli” veya “toksinli” kanı ayırt edip emdiğine dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Sülük, dolaşımın en yavaş olduğu ve kanın göllendiği herhangi bir noktaya yapışarak standart venöz (toplardamar) kanı emer.
GERÇEK: Sülük tedavisinin asıl faydası kanı “temizlemesi” değil, salyasında bulunan biyoaktif bileşenlerdir. Sülük, kan emerken vücuda 100’den fazla biyoaktif madde enjekte eder. Bunların en bilineni, kanın pıhtılaşmasını önleyen güçlü bir antikoagülan olan Hirudin‘dir. Ayrıca salgıda bulunan diğer maddeler kan damarlarını genişletir (vazodilatör), ağrıyı azaltır (analjezik) ve antienflamatuar etki gösterir. Tedavinin amacı, özellikle kan dolaşımının bozulduğu bölgelerde (örneğin kopan bir parmağın yerine dikilmesi sonrası) kan akışını yeniden sağlamak, pıhtılaşmayı önlemek ve ödemi çözmektir.
YALAN 2: “Sülük Her Hastalığa İyi Gelir”
Varisten hemoroide, eklem ağrılarından cilt sorunlarına, hatta kısırlık ve kansere kadar sülüğün her derde deva olduğu iddia edilmektedir. Bu tür genellemeler, modern tıbbın kanıta dayalı yaklaşımından tamamen uzaktır.
GERÇEK: Modern tıpta sülüklerin kullanım alanı oldukça spesifiktir. Özellikle plastik ve rekonstrüktif cerrahide, kopan uzuvların (parmak, kulak vb.) yerine dikilmesi sonrası oluşan venöz tıkanıklığı gidermek için yaygın olarak kullanılırlar. Ayrıca, osteoartrit (kireçlenme) gibi bazı eklem rahatsızlıklarında semptomatik bir rahatlama sağladığına dair çalışmalar mevcuttur. Ancak sülükler, kanser, diyabet veya kalp hastalıkları gibi sistemik ve kronik rahatsızlıklar için bir tedavi yöntemi değildir.
YALAN 3: “Doğal Olduğu İçin Hiçbir Zararı Yoktur”
“Doğal” olan her şeyin “güvenli” olduğu varsayımı, sülük tedavisinde de tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Her tıbbi müdahale gibi, sülük tedavisinin de riskleri ve yan etkileri vardır.
GERÇEK: Sülük tedavisi mutlaka steril koşullarda ve bir hekim kontrolünde yapılmalıdır.
- Enfeksiyon Riski: Sülüklerin sindirim sisteminde doğal olarak yaşayan Aeromonas hydrophila adlı bir bakteri, tedavi sırasında insana bulaşarak ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle, tedavi öncesi ve sonrası hijyen kurallarına uyulması ve bazen koruyucu antibiyotik kullanılması gerekebilir.
- Aşırı Kanama: Sülüğün salgısındaki pıhtılaşma önleyici maddeler nedeniyle, ısırık bölgesi saatlerce, hatta bazen bir günden uzun süre kanayabilir.
- Alerjik Reaksiyonlar: Bazı kişilerde sülük salgısına karşı kaşıntı, kızarıklık ve şişlik gibi alerjik reaksiyonlar gelişebilir.
- Kullanılmaması Gereken Durumlar: Anemi (kansızlık), hemofili gibi kan pıhtılaşma bozuklukları olanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve hamileler için sülük tedavisi kesinlikle önerilmez.
Sülük tedavisi, doğru ellerde ve doğru endikasyonla uygulandığında tıp için değerli bir araç olabilir. Ancak “kirli kanı temizleyen” sihirli bir değnek değildir. Bilimsel temelden yoksun iddialara ve merdiven altı uygulamalara itibar etmek, faydadan çok zarar getirebilir. Herhangi bir sağlık sorunu için sülük tedavisini düşünmeden önce mutlaka bir tıp doktoruna danışmak hayati önem taşımaktadır.