ANKARA (ISPARTAGUNCEL.COM) – Türkiye, son yıllarda gıda fiyatlarındaki artışla mücadele ediyor. Enflasyonun lokomotif unsurlarından biri haline gelen gıda fiyatları, özellikle dar gelirli haneler başta olmak üzere tüm vatandaşların alım gücünü derinden etkiliyor. Haziran 2025 itibarıyla yıllık gıda enflasyonu %30.20 olarak kaydedilirken, bazı bağımsız kuruluşların verileri bu oranın daha da yüksek seyrettiğini gösteriyor.
Fiyat Artışlarının Çok Yönlü Nedenleri
Türkiye’deki gıda fiyatlarındaki yükselişin tek bir sebebi yok; birçok faktör bir araya gelerek bu tabloyu oluşturuyor. Uzmanlar, başlıca nedenleri şöyle sıralıyor:
- Girdi Maliyetlerindeki Artış: Tarımsal üretimde kullanılan gübre, mazot, elektrik, tohum gibi girdi maliyetlerindeki yükseliş, doğrudan ürün fiyatlarına yansıyor. Özellikle döviz kurundaki dalgalanmalar, ithal girdi maliyetlerini artırarak üreticinin belini büküyor.
- Döviz Kuru Etkisi: Döviz kurundaki artışlar, hem ithal gıda ürünlerinin fiyatlarını yükseltiyor hem de yerli üretimde kullanılan ithal girdi maliyetlerini artırarak iç piyasadaki gıda fiyatlarına doğrudan etki ediyor.
- Küresel Gıda Fiyatları: Dünya genelindeki tarımsal emtia fiyatlarındaki yükselişler, Türkiye’deki gıda fiyatlarını da etkiliyor. Ancak Türkiye’deki gıda enflasyonu ile küresel gıda enflasyonu arasındaki makasın açılması, iç dinamiklerin de önemli rol oynadığını gösteriyor. Nisan 2025’te bu makas 30 puana kadar yükselmişti.
- Tedarik Zinciri Sorunları ve Aracılık Maliyetleri: Üreticiden tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçteki lojistik, depolama ve aracı komisyonları gibi maliyetler, ürün fiyatlarına önemli oranda ekleniyor. Bu durum, nihai tüketici fiyatlarını yükselten önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
- İklim Koşulları: Kuraklık, aşırı yağış gibi olumsuz iklim koşulları tarımsal üretimi olumsuz etkileyerek rekolte düşüşlerine ve dolayısıyla fiyat artışlarına neden olabiliyor.
- Denetim Mekanizmalarının Yetersizliği ve Stokçuluk: Piyasada rekabeti engelleyen ve fiyat manipülasyonlarına yol açan bazı uygulamalar, fiyat artışlarını körükleyebiliyor.
Sosyoekonomik Etkiler: Sofralar Daralıyor, Sağlık Riskleri Artıyor
Gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar, özellikle düşük ve orta gelirli haneleri olumsuz etkiliyor. Aileler temel beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, gıdaya ayrılan bütçe diğer sosyal ve kültürel harcamaları kısıtlıyor. Bu durum, özellikle gençlerin daha ucuz ve besin değeri düşük gıdalara yönelmesine yol açarak obezite ve kronik rahatsızlıklar gibi sağlık sorunlarının yaygınlaşmasına neden oluyor.
DİSK-AR’ın verilerine göre, 2005’ten bu yana ortalama fiyatlar 18 kat artarken, gıda fiyatları 27 kat arttı. Bu durum, gıda enflasyonunun toplumsal adaletsizliği derinleştirdiğini ve yoksul haneleri daha da zor duruma düşürdüğünü gözler önüne seriyor.
Hükümet Politikaları ve Beklentiler
Hükümet, gıda fiyatlarındaki artışlarla mücadele etmek için çeşitli önlemler alıyor. Bu önlemler arasında gümrük vergilerinin düşürülmesi, bazı ürünlerin ihracatının kısıtlanması, Tarım Kredi Kooperatif Marketlerinin yaygınlaştırılması ve tarımsal desteklerin artırılması gibi adımlar bulunuyor. Ayrıca, gıda komitesi gibi yapılarla piyasanın izlenmesi ve fiyat istikrarının sağlanması hedefleniyor.
Ancak Trading Economics’in projeksiyonlarına göre, Türkiye’de gıda enflasyonunun 2026’da %14.00, 2027’de ise %10.00 civarında seyretmesi bekleniyor. Merkez Bankası’nın 2025 yılı gıda enflasyonu varsayımı ise %22.5 seviyesine güncellendi. Bu projeksiyonlar, gıda fiyatları üzerindeki baskının yakın vadede devam edebileceğine işaret ediyor.
Gıda fiyatlarındaki artışın, sadece ekonomik bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir mesele haline geldiği göz önüne alındığında, kalıcı çözümlerin üretilmesi ve vatandaşın alım gücünün korunması büyük önem taşıyor.